19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1562
Okunma
Yüreğimde taşıdığım tertemiz samimi iki sevgim vardır.
Birincisi; çocuk sevgisi,
İkincisi ise ihtiyarlardır...
Bazen kendi kendime muhasebesini ederdim.
Taşıdığım bu sevgi merhametten mi ileri geliyor,
yoksa çocuklaşmış ruhları mı sevdiriyor ihtiyarları?
Zaman zaman düşünürdüm huzurevini ve orada yaşayan ihtiyarları ziyaret etmeyi.
Hep aklımdan geçirdiğim halde gidip o insanları ziyaret etmem bir türlü kısmet olmamıştı.Hani hep istedim ya, Mevlam bir vesile ile benim oraya gitmemi ve o mübarek ihtiyarları görmemi Mevlam nasip etti,şükür .
Çok etkilendim hallerinden. Gözlerim onların o anki durumlarını değil de, gençlikte nasıl bir insan olduklarını geçmişin onlarda bıraktığı izlerini gördü.
Her biri kocaman bir çınar gibi ...
Ak saçlı, tertemiz, mübarek ninelerin hayattan çektikleri kahırlar
yüzlerine nurlu imzasını atmış.
Ak sakallı, samimi, tertemiz dedeler de hayatın türlü yüklerini çekmiş.
Düşük omuzlar,Nasırlaşmış eller, takattan düşmüş dizler...
Ama hepsi de bir çocuk saflığında.
Yaşlarının verdiği güzellikle,bir delikanlı,bir gençkız edasında,
fakat yorgun bedenlerini taşımakta zorlanıyorlar.
Bazıları bir bastondan yardım alarak ayakta durmaya çalışıyor, Bazıları ise tekerlekli sandelyede...
Nur yüzlü ,ak sakallı ,iki gözüde kör olan bir amcanın yanına yaklaşıp selam verdim.
Selamünaleyküm amcam nasılsın ?
-"Aleykümselam kızım hamd olsun mevlama iyiyim" dedi.
Günlük konuşma tarzında sorup soruşturduktan sonra:
"kimin kimsen yok mu neden buradasın?" dedim.
-"ALLAH’tan başka kimsem yok" dedi.
Aslında varmış çocukları ama maneviyatta hepsini defterinden silmiş,konuştukça açıldı.
Anlattı,
anlattı,
anlattı...
Çünkü bir ömür evlatları için çalışıp çabalayan bir babanın son durağı huzurevi olmuştu.Huzurevi ortamı kötü bir yer değil fakat ömrünün son zamanlarını evlatları ve torunları yanında geçirmek,onların gençlikte kurduğu en güzel hayaliydi belkide... Ama bir baba, bir anne ihtiyarlayınca evlada yük oluyordu.
Huzurevi gerçekten ismine yakışan bir ev, çok güzel aile ortamı ,tertemiz hava, her şey yerli yerinde, vaktinde... Yemekleri,ilaçları veriliyor.Vaktinde yatıp, vaktinde kalkıyorlar ama ...
Atalarımızın dedikleri gibi "yağa yatırsan bala batırsan"yinede ihtiyarlar mutlu değiller,bu mutsuzluk huzurevinden mi kaynaklanıyor? Hayır.
Emek verip büyüttükleri,yemeyip yedirdikleri,giymeyip giydirdikleri evlatlar, anne ve babaya bakmaktan aciz onları bu son günlerinde yalnız bırakarak hayat meşakkati içine girmişler hemde kim için ? onlarda kendi evlatları için !!!
Fatma Pınarbaşı