geçen yıl bugünlerdi...
ya da önceki yıl...
ya da daha önceki...
ama ille de bugünlerdi;

güzelim memleketimin sanki başka hiç bir ’öncelikli’ sorunu kalmamışçasına, muhtelif yerlerde ’yılbaşı’ konulu, bilmem-kaçıncı ’havanda su dövme’ açıkoturumları yapılıyordu.

bir tarafta ’birileri’, "battı balık-yan going’ misali, her yıl ki kutlamalarına devam ediyor, sanki, en iyi kutlamanın, zil-zurna eşliğinde ve mertebesinde sarhoş olunarak yapıldığını sanarcasına, ’birilerinin’ eline koz veriyordu.

öte yandan ’diğerleri’ ise, yılbaşı ve buna bağlı kutlamalar ’gavur icadı’ deyip, ’yerlici’ takılıyorlardı.

efendim sonra, bu ’öte yandaki diğerleri’, bacaklarına, güzelim denizlimiz in tavas kotlarını değil de, lewis blue jeanslarını geçirip, sırtlarındaki abbate marka hanterilerinin cebinden bir marlboro çıkartıp, muhtar çakmağı ile değil de, şerif çakmağı zippo ile yakıyorlar, adidas ayakkabılarıyla ortalıkta geziniyorlardı.

sonra efendim, yine bu ’yerlici’ arkadaşlar, avşam olanda-evlerine gidende, çizgili pijamalarını değil de, nike eşofmanlarını giyip, fransızlara amerikan doları karşılığında yaptırdığımız ama ilki şansızlığımızdan yere çıkılan uydumuz! dan alınan görüntüleri, özgün adı television olan görüntülü kutuyu izlerlerken, nescafelerini yudumluyorlardı.

bazen de, uzaktaki ya da yakındaki bir dostlarıyla söyleşmek için kalkıp-gitmek yerine, ’tele-fon’ adı verilen aleti kullanıyorlardı.

sonra efendim, bu ’yerlici’ vatandaşlarımızın, anadolu nun bereketli buğdayı ve bolu dağlarının saf suyu ile yapılmış makarnası ile değil de, italya nın ünlü! pastavilla sı ile beslenen çocukları, torunları, kardeşleri ya da bir şekilde yakınları olabilecek ilköğretim çağındaki öğrencileri de, her yıl okullarımızda yapıla-gelen "tutum ve yatırım ve türk malları haftası" etkinliklerinde, coca colalarını yudumlayıp, (patlamış mısırımızdan bi-haber) çereze-çıtoslarını atıştırıp, haylayflarını yiyorlardı.

ve sonra bu insanlar, miladi takvimin başlangıcı olan yılbaşını;
a) bazen,
b) genellikle,
c) sık-sık,
d) sürekli olarak...
(doğru yanıt; d şıkkı)...
aslı, 25 aralık ve de hz. isa nın doğum günü olan noel ile karıştırır-dururlar yıllar yılı...

sonra efendim, sonra diyoruz ki; her düşünceye saygımız var, yeter ki, düşünce sahiplerinin ’düşünceleri’ ile ’yaşantıları’ çelişmesin...
yeter ki; ’tutarlı’ olsun!

YORGUNdemokrat, (ocak’97, batman... henüz ’yorulmadan’ önce yazılmış bir yazı:-)
*