11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1691
Okunma
İki yıl önce bir yılbaşı gecesi kilolarımla boğuşmakta olduğum halde muntazam bir sofra hazırlamıştım. Ne de olsa yemek yemeyi çok seviyordum ve yemek için her fırsatı kullanıyordum, o akşam olduğu gibi…
Yemekte yok yoktu; ama benim en çok sevdiğim bol cevizli kabak tatlısı masada başköşeyi almıştı. Yemekte eşim, iki kızım, annem ve babam vardı. Ben, evin tek çocuğu olduğum için özel günlerde annemleri genellikle bize çağırır ya da onlara giderim. Annem ve babam olmadan gecenin güzelliğine gölge düşecek gibi gelmişti bana.
Hepimizin neşesi yerindeydi, ne de olsa bir yılı eskitmiş yeni bir yıla yeni umutlarla girecektik. Her geçen yıl benden çok şey götürüyordu ama şimdi bu düşüncelerle kendimi üzmenin ne yeri ne de zamanıydı. Çok sevdiğim ailemle birlikte gecenin tadını çıkarmalıydım.
Henüz yemeğim bitmemişti ki kasığımla karışık karnıma giren müthiş bir ağrıyla kıvrıldım. Hâlbuki gayet sağlıklı biriydim, üstelik muayyen günüme de çok vardı. Peki, öyleyse bu birden bire kasığıma saplanan ağrı da neyin nesiydi? Önce geçer diye pek üstünde durmadım ama ağrının geçmeye niyeti olmadığı gibi giderek sağ kasığımdan karnıma doğru hızla yayılıyordu. Siz deyin böbrek taşı, ben derim doğum sancısı, işte öyle…
Sağ elimle karnımı tutarken gözlerim yiyemediğim tabak tatlısındaydı. Önce tatlımı yeseydim de sonra ağrısa olmaz mıydı sanki. Ağrılarım öylesine artmıştı ki dayanacak takatim yoktu. Avaz avaz bağırmaya başlamıştım. Hâlâ elim karnımda idi; sanki bir çıban vardı karnımda da ben de onu sıkarsam rahatlayacakmışım gibi bir hisle karnımı bastırmaya devam ediyordum.
Annemle eşim yerlerinden fırlayıp yanıma gelmişlerdi. Baktılar ki benim ağrının geçeceği yok, apar topar koluma girip arabaya kadar götürmüşlerdi. Ben, arka koltukta iki büklüm sızlanırken ailem de arabanın aldığı kadarıyla benimle birlikte hastaneye gitmek için arabaya doluşmuşlardı.
Hastaneye gittiğimizde beni muayene eden nöbetçi doktor, apandist dedi ama iyice emin olmak için birkaç kan testi yaptı. Testler sonucu apandist olduğum kesinleşmişti, üstelik patlamak üzere olan bir apandist. Beni acilen ameliyata almışlardı. Yeni yıldı ama… Herkes güle oynaya eğlenirken ben hastane köşelerinde ameliyat oluyordum. Doktoruma göre başarılı bir operasyon geçirmiştim.
Hastanede birkaç gün kaldıktan sonra taburcu olup evime gelmiştim. Gelmiştim ama iyileşeceğime giderek kötüleşiyordum. Üstelik o güzeller güzeli iştahım da gitmiş, tek lokma yutmak için büyük çaba sarf etmek zorunda kalıyordum. Bir türlü veremediğim kilolarımdan eser kalmamış, iğne ipliğe dönmüştüm. Zorlukla yemeğe çalıştığım iki lokma da yaşamak içindi.
Ailem beni hastane hastane dolaştırıp derdime derman aramaya başlamıştı. Sigara bağımlısı olduğumu söylemeyi unuttum sanırım. Ben, parmakla gösterilecek bir sigara bağımlısı idim, bu başarısız ameliyata kadar… Ameliyattan sonra yemek yemeyi bıraktığım gibi sigara içmeyi de bırakmıştım. Bana kalsa bırakmazdım ama içemiyordum ki.
En son gittiğimiz doktor, ameliyatımı yapan doktorun apandistimdeki iltihabın dışarı atılmasına yarayan aleti takmamasının beni bu duruma düşürdüğünü söyledi. Onun içindir ki dışarı atılamayan iltihap kana karışmış ve beni günden güne tüketmeye başlamıştı. Acaba o aleti takmayı unutan doktorumun da aklında yılbaşı sofrası mı yoksa ailesi mi vardı ki benim ameliyatıma gereken hassasiyeti göstermemişti (İ) Öyle tükenmiştim ki ailem beni hastaneye götürürken bir tarafımın kırılmasından korktukları için çarşaf arasında taşımaya başlamışlardı. Derdimin nedeni anlaşıldığı için ona göre tedaviye başlanmış tükenen vücudum tedaviye günden güne cevap vermeye başlamıştı.
Bu beklenmedik zamanda yaşadığım sağlık sorunu aklımı başıma getirmiş, yaşadığım hayattan başka hayatım olmadığını, sağlığıma daha çok dikkat etmem gerektiğini bana hatırlatmış oldu. Böylelikle sağlıklı bir yaşam için spora da başladım. Şimdi sağlığım da kilolarım da yerli yerinde çok şükür. Üstelik sigarayı da zorlanmadan bırakmış oldum.
Düşünüyorum da böyle ciddi bir sağlık sorunuyla karşılaşmamış olsaydım ne sigarayı bırakabilecektim ne de benimle özdeşleşen kilolarımı.
Başlıkta yılbaşıları hiç sevmediğimi söylemiştim ama bana bunca iyilik ettiği için sevsem mi acaba?
24.12.2014/Emine UYSAL