Ortalama üç yıldan beri(En azından 7 Şubat 2012’yi baz alırsak),aynı teraneyle yatıp,kalkmakta toplum:
-Hükümeti devireceğiz!
Neyle ki?
Sandıkta olmadığına göre,neyle/nasıl demek diye sormak gerek...
Oysa azıcık insanlık tarihine ilgi duysaydık ve tarihin gelişim seyrine bakabilseydik,demokratik ülke ve toplumlarda,hükümetlerin "devrilmediğini",tersine değiştiğini görürdük!
(Burada bir parantez de açabiliriz :Mesela İngiltere’de dahi 1830’da "Avam Kamarası "için halkın sadece yüzde 2 ’si oy kullanabilirken,bu topraklarda da ilk genel seçimi 1908 ’de yapabilmişsek,genel ve eşit oy hakkının uzun bir tarih yolculuğu yaptığını da anlarız.Hiç de küçümsenecek bir yolculuk değildir bu.)
Bunun geçerli,meşru ve tek yolunun da halkın "rızasını" almak ve onu ikna etmek olduğunu bilerek.
Şimdi yeni bir yılın,2015’in eşiğindeyiz.
Benim yeni yılda en büyük dilek ve beklentim,artık,hükümetlerin "devrilmesi" yerine,"değiştirilmesi" olgunluğuna toplumca ulaşmamızdır.
Çünkü demokrasinin erdemli hali biraz da budur.
Karl Popper’ın dediğine kulak vermek de gerekir sanırım:
-Demokrasinin erdemi,halka,beğenmediği yönetimlerden belirli bir süre sonunda barışçıl yollarla kurtulma şansı vermesidir.