1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
659
Okunma
Şehir, suskun bugün.
Sokaklarda sadece kuşların cıvıltısı var. Nerede bu insanlar? Ayak seslerini kimler çaldı? Ya gülüşlerini, bağrışmalarını…
Sokakta hafif bir rüzgâr. Geceden serilmiş tarhananın kokusu var. Yanık bir sevda türküsü gezer sokaklarımı. Ucu yanık geceler düşer günüme.
“Yâr üstüne yâr sevmeye sıkılmadın mı?”
Ah şu gençlik! Ne yaptırmaz insana. Akıl veren, çok olur ama gel de söz dinlet sevdiğini sanan yüreğe.
“Sevip sevip ayrılmayı oyun mu sandın?”
Bir iki güzel kelime öğrenir, çevreden. Yaka satmaktan başka bir şey gelmez elinden. İnsen derinine, boş bir teneke gibidir/ oysa severken en çok bilendir.
Ah şu gençlik! Ne yaptırmaz insana.
Şimdi sen gideli seneler olmuş. Pişmanlıklarıma tövbeler döşeyeli yıllar olmuş. Senin duymadığın.
Şehir, suskun bugün.
Sözlerim bitmek bilmiyor, günlerimin acısı dinmek bilmiyor.
Bu acı, senin yokluğundan mı yoksa gençken yaptıklarımın hata olduğunu görmemden dolayı mı bilmiyorum.
Şehir, suskun bugün.
Söz alınıp, söz verilen çağlar geri de kaldı. Sözler alınıp sözler satılır oldu.
Sevdalar alınıp sevdalar satıldığı gibi eskicinin dükkânın da.
Şehir, suskun bugün.
Ben suskunum.
Sevdam suskum.
Gençliğim suskun.
(Ah, gençliğim ah!)
M.Ö./2008
kahramanmaraş