Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat

Davetsiz Misafirin Hazin Sonu

Yorum

Davetsiz Misafirin Hazin Sonu

16

Yorum

4

Beğeni

0,0

Puan

1715

Okunma

Okuduğunuz yazı 17.12.2014 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Davetsiz Misafirin Hazin Sonu

Davetsiz Misafirin Hazin Sonu

  • Kim bu davetsiz misafir? diye kükrüyorum sinirle.

    - ’Tanımıyorum.’diyor eşim.

    - Ne zaman geldi, kim davet etti bunu evimize yahu?

    Tüm ev halkı, sevimsiz bir suskunluğun üşüten gölgesinde, kuşkulu ve suçlayıcı bakışlarla birbirini süzmedeler.

    - ’Amma da yüzsüz ha! Sorgu sual yok, izin almak hak getire; istediği köşeye aklına estiğince kuruluyor, sıcacık odanın ve hoş aile atmosferinin tadını çıkarıyor.’ diyor kızım dudaklarına yerleştirdiği alaycı bir tebessüm eşliğinde. ’Kesin sen alıp gelmişsindir bu saygısızı eve.’ diye söyleniyor kardeşine.

    Oğlanın kafası bozuluyor bu mesnetsiz suçlama karşısında:

    - ’Hep de bana bulursunuz suçu. Her olumsuz olayın baş kahramanı benim bu evde. Benimle alıp veremediğiniz nedir, anlamıyorum bir türlü? Ne ilgim var yahu benim bu olayla? Tanımam etmem kendisini. Daha önce hiç teşrif-i mesaim de olmamıştır. İlk kez burada, şu anda karşılaşıyorum.’

    Oğlanın feryadı karşısında, önce ablası, ardından da tüm aile fertleri yelkenleri indiriyor, suçsuz olduğuna kanaat getiriyoruz. Ama, yine de ufak bir şüphecik biriktirmiyor değiliz hani düşüncelerimizin bir kenarında. Zira, sağı solu belli olmaz bu oğlanın. Sağ gösterir, sol vurur; beklemediğin anda nakavt eder insanı.

    -’Peki! Kimin ardına takılıp gelmiş bu sevimsiz o zaman?’ diye soruyorum suçlayıcı ve yüksek perdeden bir ses tonu ile.

    Bir hafta boyunca hayalini kurduğumuz hoş hafta sonu muhabbetimizin üzerinde, resmen kara kara bulutlar gezinmekte. Yorucu ve bunaltıcı sınav maratonlarına hazırlanan çocukların tek dinlenme ve aileleri ile dertleşme, sohbet etme zamanları olan bu gecede, izin almaksızın olaya müdahil olmak, aile mahremiyetini yerle yeksan etmek, ne büyük yüzsüzlük, ne kaba bir anlayışsızlıktı böyle.

    - ’Biraz önce, benim odamda da gördüm bunu. Oraları da karıştırıp duruyordu.’ diyor kızım hoşnutsuzluğunu belirten bir ses tonu ile.

    - ’Allah bilir ya, yemek de yemişsinizdir siz bununla.’ diyorum eşime. Olayı değişik bir boyuta taşıyorum, ateşe körükle gidiyorum resmen.

    - ’Ne yemeği yahu? Yemek flan yemedik onunla.’

    -’Sen, bunu daha önceden tanıyor muydun?’

    Şöyle sağdan, soldan, profilden bir göz gezdiriyor eşim. Sonra da arkasına yaslanıp, hatıralarının karmaşık sayfalarında geziniyor kısa bir süre.

    -’Yok! Tanımıyorum ben bunu. Daha önce hiç görmedim.

    - ’Senin çalışma odanda, bilgisayarının tuşları ile oynuyordu biraz önce.’ diyor oğlum. ’Seninle bir ilgisi var bence? Belki de senin ardına takılıp gelmiştir buraya. Casus flan olmasın bu baba?’ diyor oğlum sırıtarak.

    -’Saçmalama! Ne işi var benim bilgisayarımda? Devlet sırrı mı var içinde ki, aşırıp götürecek?

    -Hımm!...Demin tuvaletteki de buydu o zaman. Diş fırçalarını, macunları, klozeti, duşu, her bir şeyi kontrol ediyordu. Sizlerden biridir diyerekten, çok oralı olmamıştım.’ diyor eşim telaşla. Korku ve telaş bulutlarının kapladığı bakışlarını gözlerime dikiyor. Her zamanki gibi, çareyi gözlerimde, ya da dudaklarımdan dökülecek kelimelerde arıyor.

    - ’Sakin olun bakalım. Telaşlanmayalım ve birbirimizi suçlamayalım hemencecik. Sakin kafa ile düşünelim, fikir alışverişi yapalım. Kısa zamanda çözüme kavuştururuz olayı zannediyorum.’ diye sakinleştiriyorum her birini.

    Bu arada bizimkisi, hiç bir şeye aldırmadan; konuşmalara asla kulak vermeden, kendi bildiğince gezinmekte odada. Sanki babasının evinde keyif çatmakta mubarek. O denli rahat, o denli vurdumduymaz...

    Bu sevimsiz durum karşısında, iyice küplere biniyor oğlum;

    - ’Şu şerefsize bakın! Hem çayımı yudumluyor, hem de pastamı tırtıklıyor. Ben daha fazla dayanamayacağım bu yüzsüzlüğe. Her şeyi burada bırakıp, odama çekiliyorum ve sizi bu sevimsiz ile baş başa bırakıyorum.’

    Ardına bakmadan çekip gidiyor oğlan. Helal olsun vallahi. En azından başı sıkıştığınca sığınacağı bir odası var. Böylece nazikçe sıyrılıyor işin içinden. Ne demeli? Akıllı oğlan.

    Gerek ben, gerekse eşim, oğlanın gidişinin ardından, bu kez bakışlarımızı kıza odaklıyoruz.’ İnşallah bu da odasına kaçmaz, yaşının gereği bir bukle sorumluluk alır ve bizlere yardımcı olur.’ diye düşünüyorduk ki; dudaklarından hiç eksik etmediği o sevimli tebessümü eşliğinde;

    - ’Eh!... Ben de kalkayım artık. Vakit de geç oldu. Üstelik çalışacak çok dersim var.’ diyor. Ardından da, arkasına bakmadan tüyüyor o da odasına.

    Gel şimdi çık işin içinden. Yine kaldık mı hanımla baş başa? Bu can sıkıcı durumun çözümlenmesi olayı, her zaman olduğu gibi yine ikimize yıkıldı. Eee!... Ebeveyn olmak kolay değil. Zor işlerin altından kalkmasını bilmeli insan. Yerinde ve zamanında, doğru kararlar almasını becerebilmeli.

    Akşamlarımın en büyük keyfi olan gazetenin de tadı kalmadı artık. Toparlanıyorum usuldan usula, ne yapsam diye kara kara düşünmekteyim bir taraftan. Ben, öyle arpacı kumrusu gibi süklüm püklüm köşeme kıvrılmış, şirazesi kaymış vaziyeti rayına oturtma palanları yaparken, senin patavatsız, gelip ansızın dizime oturmasın mı? Durumun rezilliğine bakın! Üstelik de eşimin yanında. Tek kelime ile kepazelik bu. Utanma ve sinir tavan yapmış durumda bende. Bu salak yüzünden, şekerim de çıkacak şimdi, hastanelik olacağım boşu boşuna. Her şeyi bir kenara bırakıyorum, otuz yıllık eşim boşayacak beni moktan bir sebep yüzünden.

    Tepem atıyor artık. İnsan hakları, hayvan hakları, çevreye saygı, canlılara sevgi düşünmüyor, katladığım gazeteyi şimşek hızı ile dizime indiriyorum. Odanın içinde yankılanan müthiş bir ’Şırak’ sesi eşliğinde, yer yer ak düşmüş bacak kıllarıma tutunamıyor, paldır küldür yerdeki boz renkli halının kalın tüyleri arasına yuvarlanıveriyor bizimkisi. Bir iki çırpınmadan sonra da sesi soluğu kesiliyor, öylece hareketsiz kalıveriyor düştüğü yerde.

    Dudaklarımda hınzır bir gülümseme, bakışlarımda başarının doyumsuz hazzı gezinmekte. Üçüncü dünya savaşını kazanmış mağrur bir komutan edası ile, şaşkın şaşkın bir bana, bir de yerdeki sineğe bakan eşimi süzüyorum.

    Kısa bir afallama seansı nihayetinde, oturduğu yerden yavaşça kalkıyor, elindeki bir kağıt peçete yardımı ile ayak ucumda yatmakta olan sinek ölüsünü alıyor ve pencerenin dış pervazına bırakıyor.

    - ’Belki yaşar. Uçup gider ayılınca.’ diyor oldukça üzgün bir ses tonu ile.

    Onu, duymazlıktan geliyor, televizyon kumandasının tuşları ile hoş bir güreşe tutuşuyorum. Dudaklarıma yerleşen o hınzır tebessüm, hala başını alıp gitmemiş. Epeyce bir süre daha orayı yurt tutacak gibi gözükmekte.


    Bir tutam hayat-16.12.2014-Trabzon
  • Paylaş:
    4 Beğeni
    (c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
    Yazıyı Değerlendirin
     
    Davetsiz misafirin hazin sonu Yazısına Yorum Yap
    Okuduğunuz Davetsiz misafirin hazin sonu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
    Davetsiz Misafirin Hazin Sonu yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

    Üyelik Girişi Yap Üye Ol
    Yorumlar
    Bedri Tokul
    Bedri Tokul, @bedri-tokul
    11.2.2015 10:27:25
    TERDİD: Olayları beklenmeyen bir sonuçla bitirme sanatı.
    Yabancı yazar O HENRİ nin hemen hemen tüm öyküleri böyledir.

    Bizdeki eskilerden bir örnek

    Bende bir zamanlar Süleyman idim.
    Ateşe ürüzgara hükümran idim.
    Sanmayın ki Sultan Süleyman idim.
    Tersanede körükçü Sülayman idim.

    Benim de "MAHALLENİN EFESİ" yazım böyledir.

    Çok güzel ve bu sanatın kullanıldığı bir yazı.

    TEBRİKLER...
    ÖZELÇİ
    ÖZELÇİ, @ozelci
    29.12.2014 15:04:21
    *** Güzel bir anlatım , tebrikler...
    burcuuuuuuu
    burcuuuuuuu, @burcuuuuuuu
    18.12.2014 23:38:46
    Farkedilmek için demek ki o kadar büyük olmaya gerek yok!
    Vaha Sahra
    Vaha Sahra, @vaha-sahra
    18.12.2014 23:26:33
    :))) tebrikler

    yine de yazik olmus sinege usulünce kapiyi gösterseydiniz keske.
    glenay
    glenay, @glenay
    18.12.2014 21:00:14
    Tebrikler öncelikle,

    ben de bir şiir yazmıştım, iki sineğin aşkına:)

    Güzeldi,

    maalesef bu davetsiz misafirler ara sıra uğruyor evimize ve girmediği, dokunmadığı şey kalmıyor.
    Çareyi kapının, ya da pencerenin önüne koymakta buluyoruz.

    Selâm ve saygılarımla..
    Gülüm Çamlısoy
    Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
    18.12.2014 13:57:04
    Büyük bir merakla okurken yüzümde beliren kocaman bir tebessüm ile ayrılmıştım sayfanızdan ve yeniden geldim yürek dolusu tebriklerimi bırakmak adına.
    Yüreğinize sağlık değerli kalem dostum. Anlatımı sürükleyici ve güzel betimlemelerle süslenmişti.
    Selam ve saygılarımla...
    grafspee
    grafspee, @grafspee
    18.12.2014 11:17:47
    çoğumuza göre çok sıradan olan bu olayı böyle güzel duygu aktarımları ve betimlemelerle bize sunmanız çok hoş. elinize sağlık, günün yazısını kutlarım :)
    DEVRİM DENİZERİ
    DEVRİM DENİZERİ, @devrimdenizeri
    18.12.2014 00:07:33
    Çok hoş heyecanlı ve sürprizli bir yazı. Özellikle bazı mevsimlerde çağrılmadan gelen sevimsiz bir konuk gibi algılansa da ben hiç dokunmam kanatlarına bile.

    Sağolasın.
    AYSE 09
    AYSE 09, @ayse09
    17.12.2014 20:48:16
    gülümseyerek okudum bende kedi falan diye düşünüyordum
    bak sen sinekmiş meğer
    çok güzel anlatımdı
    saygılarımlasınız
    asude_vuslat
    asude_vuslat, @asude-vuslat
    17.12.2014 20:47:22
    yazık ya :(

    insan misafire böyle mi davranır!

    aşk olsun...

    :)
    CaNMaYBuLL
    CaNMaYBuLL, @maybull
    17.12.2014 20:02:01
    10 puan verdi


    Davetsiz misafirlerin en yüzsüzü bu sanırım. Umarım yaşar :)


    Güzel ve merak uyandıran cümleler.




    Saygılar, Sevgiler
    Serhat BİNGÖL
    Serhat BİNGÖL, @serhatbingol
    17.12.2014 16:02:53
    Değerli dostum yazı çok hoştu tebessüm ettirdi.

    Hani bir an paniklemedim değil: ))))

    Kaleminize emeğinize sağlık

    Saygı selamlarımla.
    degaje8
    degaje8, @degaje8
    17.12.2014 12:47:53
    10 puan verdi
    :)) Açıkçası nasıl bir misafire denek geleceğimi bende bilemedim.. yazının sonuna kadar müthiş bir merak içine girmedim değil.. ama sonuç olağan üstü çıktı.. yüzümüzde bir tebessüm tamamladık hikayeyi.. Elleriniz dert görmesin..
    Hasan Özaydın
    Hasan Özaydın, @hasanozayd305n
    17.12.2014 09:39:21
    Kalp kalbe karşı derler bu gün astığım şiir de size gelen o davetsiz misafir,tebrik ederim saygılarımla.
    Fırat Avcı
    Fırat Avcı, @firatavci
    17.12.2014 09:27:02
    Yazmak bu biraz da. Her şeye ve her şeyi yazar iken de her şeyi yazabilmek. Tebrikle.
    Kemnur
    Kemnur, @kemnur
    17.12.2014 00:42:01
    KEYİFLİYDİ...TEBRİKLER
    © 2025 Copyright Edebiyat Defteri
    Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

    Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
    ÜYELİK GİRİŞİ

    ÜYELİK GİRİŞİ

    KAYIT OL