Nasılsın abim?
_Ağırlaştı,
……
(Bir ara yolun düşerse uğra,tımarını yapıver bizim uzağa gölge düşüren kutunun)
_Olup gidiyor

İşler nasıl?
_İşler zayıf, para bulanık suların dibine çöktü, bulup çıkartmak çok zor oluyor... ama iyi ki, yüzmesini dere kenarında öğrenmiştim, yapmamız gereken ne diye kendime sorduğumda asla cevabını bulamıyorum, bu da beni çok yoruyor,korkutuyor…

Bir de devletin başında ki ...vuklar, cepleri dolu olunca yemek sonrasında laiklik viskisini yudumladıkça, bizim gibi çaresiz esnafların gırtlakları yanıyor.

Ama inancımızdan ötürü olmalı ki, her zaman kendimizi teselli etme eğiliminde sülük gibi sürüklüyoruz, bu teselli aslında kar, yağmur, boran olma ihtimali çok yüksek, ardı sıra heyelan alan vücudumuz, takatinden düşüp yorgun ve çaresizliği kendine katık yapıp, susuz gırtlağımızdan zorla geçmesine gebe oluyor.
İnsanlığımız zoraki bir yaratığın yaptığınlardan öte, deli rolünü kendimize urba gibi dikip, figüran olmaktan paçamızı kurtarmak babında, yenilgiyi kutsamak ve yaşamak bize düşüyor.
Gülünç halimize günlük afişlerle hayalimize siyah lekeler düşürmekten başka hiç bir işe yaramıyor.
Verilen rol gereği perdenin ön kısmında, ağabeylerin gözleri mutlu olması için ömrümüzü bir kibrit çöpüyle yakma eğilimi daha çok ağır basıyor,
Mesela şöyle de diyebilirsin.


Tiksindim şeytan simalarından
Attım evin penceresinden şeytanı
Şeytan kapıda gülüyor hevenk… hevenk
Sarayında adalet dagıtıyor..ezevenk

Böylede dili ağır, edebiyata yakışır hale geliyor
_Şiirle aran nasıl?

Şiir ise bu günler benden yorgun,
Ben ondan yorgunum dostum
Denizden çok uzakta yedikçe vurgun
Gülmeyi unuttum
Sustum dostum

Yolun düşerse yinene uğra, bilgisayarın tımarını yapıver.
Virüs kapmışta, çıplaklar kampına defnedilmesin.
Selamla kal…

Başka bir günde çok güzel sohbetler edebiliriz seninle...