10
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1363
Okunma


"Maviyi çaldılar akşamdan,
gecenin karanlığı bu yüzden..."
"Şimdi olsaydı martılarla gülüşüyorduk, konuşuyorduk belki de. Kaçırılmayacak pazar randevuları, dakikalar kala yetişmek zorunda kalınan toplantılar, günlük tekrarlanan tekdüze alışkanlıklar...umrumuzda mıydı? "
Ben yarın olmayabilirim ihtimalini düşünerek uyandım bugün,
ve biliyorum ki yine yarın olmayabilirler korkusunu yaşayarak aradım uzaktakileri.
O hep içimde bir yerlerde birikmiş ,sancı vermeye başlayan unutamadıklarımı.
Kimisinin "alo"demesiyle bozdum suskunluğumu,
kimisinin meşgule almasıyla boğuldum sessizliğimde.
Ama şunu biliyordum ki tutsağı olduğumuz o saf gurur o lanet olasıca kibir bedene tutunan ruhu teslim edinceye kadar.
Sonrası mı?
Kimlikleri kütükten silinmiş, adresleri unutulmuş terk edilmiş ahşap binalar kadar küf kokusu...Tozlu raflarda unutulmuş kitaplar kadar hayat dolusu...
"Belki de çoktan gitmiştik, demir aldığımız yalnızlıklar başka kıyılara sürüklemişti de her türlü yalandan ırak akla gelebilecek kötülüklerden uzaktık.Ne boş vermişliğimden utanırdım ne de yakınırdım bütün mesafelerden."
Vakitsiz bir gidişe ağladılar dün gece ben eylülün terkine hüzünlenirken. Gariptir bulutlar sarmışken şehri tek bir yağmur damlası yok görünürde. Geceden kalma ağlamalar kesildi yavaştan, azalan gözyaşlarına bir daha göremeyecek olmanın hıçkırıkları karıştı.
Böylesi bir dünya bu.
Elindekilerin bir gün avuçlarından su gibi akıp gideceği gerçeğiyle yaşayabiliyor insan. Üzerine acımasızca bastığı toprakların bir gün merhametli kollarına alacağını biliyor.
Hiç merak ettiniz mi sizin için hazırlanacak o eşsiz töreni.
Kaçınızın gözleri doldu kendisini uğurlarken ya da hanginiz soğukkanlı olabildiniz?
Düğün törenlerindeki samimiyetle davullu zurnalı eğlenceler boy ölçüşebildi mi?
Hayatın güzel yönlerini keşfedip ne olursa olsun kötü ihtimalleri de göz ardı etmemek gerek.O hınzır, çocuk masumiyeti taşıyan gülümseyen yüzünü gördüysen bugün, yarın yüzüne inecek tokadı da hesaba katmak büyük adam işi.
Su gibi akan insan ömrü değil mi?
Su gibi tükenen ve kurak bir iklimde kendini yitiren de. Bazen sel olup taşan sağanak yağmurla birlikte.
"Yanlışlar yapabilirdik, yaptık ya da.Biraz daha koşsaydık, belki beş saniye her şeyi değiştirecekti. Ne ben boğulacaktım dehlizlerinde ne de aklım, ah bu aklım! Yitirecek miydim onu bir akşam vakti?"
Yarın olur da geç uyanırsam gitmiş olabilirler ihtimalini düşünüp uyumadan önce kapılarını çaldım, bir bir aradım hepsini.
Olur da uyandığımda sonsuz yolculuğa attığım adımları görürüm diye akşamından uğradım hepsine, tebessümümü bıraktım.Şakaların arasına sığdırdım, unutulma korkusunu.
Bir gün o intihar kokan sokaklardan geçersem hayatına kıyan siyah örtülü hayaletlere dönüp bakmayacağım. Cinnetiyle onca hayatı perişan eden yüzü görünmezlere de.
Korkusuna yenilen, onca kalbi delip geçen,tarumar eden o yaşayan hayaletlere sözüm bile yok.
Yarın belki gideriz bir yerlere, yol ayrımlarında yollarımız kesişirse- ki ben unutmam- oturur bir iki kelimeyle sohbet etmesini öğreniriz.
"O kadar öfkeliyim ki biraz daha, belki bir yarım saat ya da bir saat en fazla.Çok geçmezdi, tutsaydık ucundan kıyısından. Keşke...
Keşke’nin adı batsın!"
" Martılara ekmek atardık birlikte, uçurtmalarımız takılmazdı elektrik direklerine, kuşlarımızı vurmazlardı.
Vurmazlardı değil mi?"
N.K-2014
DEĞERLİ SEÇKİ KURULU’NA SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMLE;
BUNCA GÜZEL YÜREKLE BULUŞTURDUĞU İÇİN...