4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
847
Okunma
Her giden geride bıraktıklarından bir şeyler alıp götürür.
Babam uykumu alıp gitmişti mesela. Önceden de çok rahat uykuya dalabilen biri değildim, ama o iki gün yoğun bakımın ünitesinin önünde uyumadan bekledikten sonra uykum da babamla gitti. Merdivenlerdeki ayak seslerini özledim onun. Onun ayak seslerini diğerlerinden ayırabilirdim. Pazar günleri fırında pide yaptırırdı. Saat on gibi bizim kapıyı da tıklatıp bizim hissemizi verirdi. O kapıyı çalmadan ayak seslerinden anlardım onun geldiğini. Onun ayak seslerini dinlemeyi bırakmam üç dört ay almıştı.
Çok pratik bir adamdı. Her şeye bir çözüm bulurdu. Ölümünden sonra aylarca “şimdi babam olsa …” diye başlayan cümleler kurmuştuk. Bu cümleleri kurmayı bırakmam çok daha uzun bir süre aldı.
O gün ameliyata girmeden önce helalleşememiştik. Çok basit bir ameliyat olacaktı. Gündüz annem kalacaktı yanında, gece ben. İki günde taburcu olacaktı. O telefondan sonrasıysa kabus.
Başka bir ameliyattan sonra, henüz narkozdan tam ayılmamışken uzun uzun elini tutmuştum babamın, şimdi hatırlıyorum. Büyüdükçe uzaklaşıyor muyuz anne-babamızdan? Keşke normal zamanlarda da elini tutabilseydim. Keşke ona son defa sarılabilseydim. Uzun uzun, çocukluğumdaki gibi, bir çocuk gibi…
Evet. Her giden geride bıraktıklarından bir şeyler alıp götürür. O da giderken mutluluğumu ve gülümsememi alıp gitti zannedersem.