Kısa saçlarını bir türlü uzatamayan prenses ana katıldığı tüm balolarda peruk kullanmak zorunda kalırmış.Yine bir gün böyle bir baloya katılırken,kullanacağı peruk şöminenin yanında kururken birden camdan gelen hafifi rüzgarın esintisiyle ateşin hareketlenmesi ile birlikte peruk alev almıştır.Baloya gitmekten vazgeçmiştir ana.Üzülmüş,ağlamış, saatler bu şekilde akıp giderken ana uykuya dalıvermiş.Rüyasında kendisine bir suret görünmüş ve anaya insanların dış güzelliklerinden çok iç güzelliğinin mühim olduğunu ve insanı insan yapanın sadece ve sadece karakteri ve değerleri olduğunu söylemiş.Ana bir sıçrayışta uyanıvermiş...
Saat ona gelmek üzere idi, ana hemen kıyafetini giyip baloya gitmiş...Onu daha önce görenler şaşkınlık içerisinde saçlarına ne olduğunu merak etmekte sadece adam, dışında...
adam, onu ilk defa görüp onda farklı bir hava olduğunu keşfetmiş.Ana bilgisiyle insanları adeta büyülüyor,kalabalıkta tek fark edilen ana... şimdi kızıyor,neden bu kadar kendisine haksızlık etmiş ve hayatını sadece bir avuç saçın eline teslim etmiş....adam bu zarafete daha fazla dayanamayıp onunla daha sık görüşmek istediğini söyledi,ana bu teklife olumlu cevap verdi bu şekilde görüşmeye devam edip evlenme kararına vardılar...Ana düşündükçe hem kendisine kızıp hemde gülüyor...yıllardır güzellik adına saklandığı bir avuç saçın hayatını perdelediğini nereden bilecekti ana için artık önemli olan dış görünüş değil sadece değerlerdi.