9
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
2901
Okunma

Metin Akdeniz, yeni bir akımın öncü şairidir fakat bir tanım koymaktan zorlanıyorum. Nazım Hikmet’in toplumcu-gerçekçi yanını ve Ahmed Arif’in kendine has lirizmini andıran çalışmalarını gıpta ile izliyorum.
Ben çaylak bir şiir toplayıcısı olarak Metin Akdeniz’i “Best Toplumcu-gerçekçi” tanımına uygun görüyorum.
Çünkü Şair, gür seslidir…
Her kelimeleri slogandır…
Çünkü O halkçıdır
Ve Hümanisttir…
Yaşamı iyi analiz ve gözlemleyerek, yürekten geldiği gibi hiçbir erozyona mahal vermeden olduğu gibi dizelere aktarır. Şiirleri ve deneme yazıları bence bir ezberi bozmuştur; klişe sözlere, kokuşmuş aşkla işi yoktur çünkü teknolojinin yarattığı sanalizmin gölgesinde yeşeren her aşk çokça fuhuş kokusu veriyor hale gelmiştir öyle ise aşk temalı şiirlere ara verelim. Ben daha önce yazdığım tüm aşk temalı şiirleri yaktım.
“Bir kadının karnını paylaşmaktan gelmeyi şiir sanıyordum
Dudaklarına gülme izni vermeyen dünya
Kocaman ağzıyla bağırırdı:
Muhafızlar!
Şu hayalleri alın götürün buradan” M.AKDENİZ
M.Akdeniz’in çalışmalarındaki kararlığı, umut direngenliği ve şiir etkileyiciliğinden garabete olan her okura uyanma atakları hissi verir. Günümüzde insan değerinin parayla ölçüldüğü bir demde bu şiirler insanın, insani boyutunu ele alır. İşte burada şair, bu dizeleri okuyan herkesin bir “Devrimci olunabileceğini” sezdirir. Şiirin ana teması: Hayat -hayal – insan, şiirin hamuru imge-betimleme ve şık vurgularla şiiri harmanlamaktır.
Devekuşların çıkardığı tozlu fırtınalı günlerde böyle bir şairin okunması insanı bir nebze olsun sağaltıyor.
Deve kuşlardan yapma bir kalabalık ordu
Tozu dumana katıp geliyordu!
Önlerine ne düştüyse yakıp yağmalıyordu
Şiir bahçesindeki şairleri gövdesinden koparıyorlardı!
Bir yandan da kitapları yakarak… D.Poyraz
M. Akdeniz’in şiirlerinden, okurların fark edemedikleri bir özeliği ise nakışlı betimlemeler ve göz nuru ele emeği imgeleri beni her zaman esrik etmiştir.
“Bedenime saplanmış ölümlülük çivisine
Gelen geçen paltosunu asıyor
Sonra hepimiz Google’ın paltosundan çıkıyoruz
Ellerimizde inanmadığımız öykülerle”
“Şiirin dibine yolculuk” adlı aynı şiirindeki bir iki dize daha:
“Batıdakiler Kürt kilimlerini evlerinin duvarına asar
Ama Kürtleri evlerinin yakınlarında görmek istemezler”
Şiirin finalinde olduğu gibi:
“Ellerim cebimde ağzımda sokak çiğnerken
Bir gün bir kitap beni okudu
Kitabın hayatı değişti
Satış rekorları kırdı kömür gözlü çocukların topunu çalan o yüzyıl
Rüyamda kendimi tahtaya kaldırılmış
O çocuklardan biri olarak görürüm bazen
ve
Otur! Sıfır! Diye azarlayıp
Türkçemle alay eden o devlet”
Tüm şiirlerinde bir başkaldırı vardır ve adeta “isyan”ın bulaşıcı olduğunu bize sezdirir. Olumsuzluklara her zaman tepkisi serttir fakat dizelerinde nezaket içinde dilendirir.
Tüm dünya insanları kucaklayan bakış açısı onu evrensel bir şair olduğunun kanıtıdır; bazı şairler gibi ırkçı, milliyetçi, totaliter rejine yandaş, öfkelenince ağzından zehir salyalı sözler çıkmaz ve asla dizelerinde yer vermez. Çünkü insanın, insanlık kriterine öz saygısı vardır, ki doğru olan da budur.
Bence şiir hayal olduğu kadar gerçekçi olma özeliği de olmalı ve sanırım şair bunu şiirlerinde bize gösterir. Şair, gerçek ile hayal zıtlığı değil gerçek ile hayalin uyumundan eserlerini harmanlamayı çok iyi yapıyor. Bu da şairi, en iyi şair yapar. Bir başka özeliği “Hayat ve insan” ilişkilendirmesiyle toplumsal olumsuzlukları ironi vurgularla sahibine(Toplum bozuculara) göndermeler yapar.
Hece ölçülü şiirlerin çok geride kaldığı bir dönemde hece şiirleri yazmak herkesin harcı değil fakat yazmaya çalışanlar kendilerini fazla kasmalarına, zoraki ölçü tutturayım derken şiiri berbat etmektedir. Ayrıca aşk temalı şiirler artık eskisi gibi ilgi görmüyor sanırım çünkü aşk yedi yaşındaki çocuğun ağzında sakız olmuştur. Aşk, artık “yatağa atmak” deyimine eş değer tutulmaya başlamıştır çünkü sanalizmin* popüler kültürlülüğünden yozlaşmıştır.
Bence edebiyat bir hayal bahçesidir ve edebiyatçılar her zaman güzelliği, erdemliği, insanın insan olma özeliklerini ön planda tutarlar. Yazar/ Şairler o yüzden kırılgandır, önemsenilmesi ister bir de gören gözetendir.
M. Akdeniz; tüm Şiilerinde adrenalini yüksek dizeler görülür çünkü umutsuzluklardan bile umut yeşertir. Hiçbir şiirinde karamsarlık yoktur her şiiri insanı ayağa kaldırtıyor ve coşku uyandırır.
"hadi sen git, beni anlamak seni kızdıracak yine" M. Akdeniz
İyi ki seni anlamadık, seni anladıkları gibi fırtınalar kopacak! Bizim yaşadığımız B u dünyada herkes birbirlerini tanısa sanki kıyametler kopacak neden mi? Biri sürekli bağırıyorsa, zümrelere gerçeği anlatıyorsa, edebiyatın, kelamın karanlık yerlerde veya mecazi yollarla gizleniyorsa orada bir hakikat vardır ve çoğunluk bunu anladıkları zaman korkmaya başlayacaklardır. Çünkü bilmek artık birileri hata çoklarımızı korkutuyor!
"sevgili huzursuzluk! Ortalıkta anlamsızca
dolaşan sözcüklerimi uyutuncaya kadar
müsaitsen sana küfredebilir miyim biraz?" M. Akdeniz
Küfür etmenin en nazik şekli bu olsa gerek, müsaadenle ben huzursuzluğa değil huzursuzluk veren her f/aktöre küfür etmek isterim. İşte şiir budur. Bir kelimesi bin anlam çağrıştıran şiir budur, sağlam, vurucu sözcüklerle(vurucu tim) tam onikiden vurmak buna derim.
Günümüzde türdeşlik etmek huzursuzluk veriyor, anlaşmazlık kalp kırıyor ve artık anlamaktan, anlaşmaktan korkmayan bir toplum yaratmanın tam zamanı
“incinmiş sözlerin üstüne basarak
gölge temizleyicileri gelir; ellerinde iki harfli bir bıçak
ve yeryüzünü yumuşatmak için kullanırlar
üzülmüş adamların resimlerini” M.AKDENİZ
İyi bir düş bence kendini küllünden yaratmaktır yani iyi düşlerle kendimizi buluruz bir bakıma... Peki, herkes iyi düşler kurar mı? Kesinlikle hayır iyi düşler kuran bence en iyi yazan yazardır/şairlerdir. İyi bir düş geleceğe dökülür çünkü gelecek ancak iyi düşlerle olunabilir. Mesela Aya çıkma düşleri insanı Aya çıkarmıştır, denizin dibinde tatlı su ile tuzlu suyun karışmadığını gören bir bilim adamı Müslüman olmuştur çünkü her bilim adamın gerçek ve iyi düşleri vardır; yarınlara iyi bir gelecek için...
Metin’ kardeşimin şiirleri nerden nereye bağırırsa bağırsın (içeriği) geleceği ve iyi düşler kurmamızı sağlıyor çünkü farklı biçemleri, tekniği şiirin felsefi boyutu çok boyutlu olmakla birlikte çok da anlaşılırdır çünkü herkesin anladığı dilden fakat herkesinde işine gelmediği için zordur; bir bakıma onlara göre sakıncalıdır oysa İsyanın bulaşıcı olduğundan habersizdirler. "İsyan bulaşıcı" dememin nedeni bu bulaşıcılıktan herkes kaçar duyarlı iken duyarsızlaşır. Oysa İSYAN da bir haykırmanın, bir bayrağın dalgalanmasıdır...
İyi şiir(realist) yazmak ve iyi düşler kurmak bence bir onurdur; insanın, insanca yaşama özetir bir bakıma...
Sorgulayan, sorgulatan dizelerle şiir bence "RÜYA TOPLAYICISI" tüyosu insanın düşlerle insan gibi yaşanılırı ve hakikatin asla yenilemeyeceğini çağrışımı yaptı benden...
Edebiyatımıza gelince popüler kültürlüğün karıştığı bir izlekten okuyor görüyoruz.
“dudakların bir zamanlar sığınma talebimdi
şimdiyse sık sık götürüldüğüm yabancılar bürosu”
Çünkü içsel
Çünkü felsefi
çünkü ironik
çünkü tekniğiyle, estetiğiyle şiir yakında uzakta gürül gürül akıyor ve yüksek sesle okunuyor şiir…
herkesin sis olacak zamanı
ve çürümüş bir sandalı vardı
kendi bataklığına park edilmiş” M. Akdeniz
Ve son olarak M.AKDENİZ’ i yorumlamak o kadar zor ki çünkü bu yazdıklarım okyanustan bir tas su almak gibiydi.
“Bu ülke 20liraya kitap pahalı diye almayıp, 50liraya fal baktıranların ülkesidir”
Metin Akdeniz’in “Kayıp Kelimeler Krallığı ve Jan” adlı iki şaheser şiir kitapları yayınlanmıştır.
Deman POYRAZ 23-08- 2014