4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
887
Okunma

Bazen unuttuğumu fark edip kimsenin olmadığı bir köşeye sığınıyorum.
Nasıl gülerdi?
Gözlerimi kapatıp dudaklarının kenarında oluşan gamzeyi anımsamaya çalışıyorum.Beynimi yorana dek bunu yapıyorum. Sesi sonra,sesi yankılansın diye kulaklarımda ellerimle kapatıyorum.
Derin bir uğultu.
Kuytu bir boşluk,
rüzgara karışan ağır bir toprak kokusu.
Bitti.
...
Ya derinde kalanlar.En çok hangi şapkasını takardı mesela, hangi ceketini giyerdi, cep saatini hangi cebine koyardı.
Kaç sene oldu unutmuşum;
O sarı Trabzon kurabiyelerinin tadı nasıldı?
Cuma namazı sonrası cami önlerinde satılan lokumların.
En çok da çaresizlik büküyor insanın omuzlarını. Görmek isteyip görememek, sarılamamak en içten özlemlerle, öpememek ellerini. Sıkamamak yanaklarından.
En kötüsü herkesin içinde tutamamak gözyaşlarını.
Bütün hırçınlığına rağmen susmak,
susmak,
susmak.
Kelimelerimi yitirmek bu özlem ayazında.
Anılar kimi zaman tutsak, çağırsan da inatçı.
Herkes memnun halinden.Soğuğuna da alışmışlar buranın. Her yolculuğumda seni bıraktığım yerde görüyorum.Ama uzak, çok uzaktasın.
Yanında sekizine yeni girmiş bir kız çocuğu.
Sana sitemkar, gözü yaşlı.
Al diye tutturduğum o oyuncağın bulunduğu dükkanı da kaldırmışlar burdan, sakalların batardı sakinleştirmek için.
Cebinde hiç paran yokken, nasıl aldın sahi o büyük oyuncağı?
Çok sonra anlattın saatini düşürdüğünü bizimkilere.
Hiç üzülmedin anlatırken.
Hiç yalan söyleyemedin sen.
Burası bugün soğuk, çok soğuk,
çok.
Önünde ağladığım dükkandayım şimdi.
Burda olsan.
Bütün oyuncaklardan vazgeçip sarılsam boynuna.
Hem batsın sakalların.
Özlemin çok,
fazlasıyla battım hasrete.
Çok şey yitirdim ama en çok,
senden kalan çocuk yanım ağlıyor.
Gel, gel de şu yollar kısalsın.
Aylar gün olsun gülüşünde.
Seni bırakan otobüs kalkıyor,
ağır molalar geçiriyorum duraklarda.
Gözlerimde uyku kırıntıları,
yüreğimde özlem!
Ne zaman dönüp oraya baksam.
El sallıyorsun.
Ve yanında ufak bir kız çocuğu,
gözleri şişmiş ağlamaktan.
Sana geldim;
Uyan dedem, uyan!
Sungurlu-2014
N.K
Çocukluğumun en canlı hatırası’na...