SU SORUNU

15- 20 gün önce geçmiştim Behzat Deresi’nin yanından. Berrak su, dere tabanının tamamını kaplamış, nazlı nazlı akıyordu. Bu, derenin yakın zamanda temizlendiğinin işaretiydi. Derenin temizliği öteden beri dert olmuştur, civarında oturanlara. Hem ellerindeki çeri çöpü dereye atar, hem de “Belediye dereyi neden temizlemiyor” diye söylenir dururlar.

Bu akşam geçtim aynı yerden, dere olmuş bir bataklık. Gerçi el atığı pek görülmüyor. Bataklık, suların getirdiği alüvyonlardan oluşmuş ama sular çekile çekile bir duvarın dibine sığınmış sessiz ve dargın, belki de mahcubane akmaya çalışıyor. Dere kuruyor, ölüyor, can çekişiyor.

Bizim oralarda suların miktarını bazı benzetmelerle anlatırlar.
İki değirmeni döndürecek kadar
Kömüş gövdesi kadar,
Kolum kadar,
“Kop dağında bir çeşme var / SERÇE PARMAK KALINLIĞINDA “ suyu /Haram etmiş gece gündüz uykuyu / Akar da akar” Cahit Külebi.

Bilal Şahin, Sungurlu’nun kimi köylülerinin uzak derelerden eşeklerle su taşıdıklarını söylüyor.

Bizim köyde Köse Hasan’ın, Kızkapan’ın, Küçük Küre’nin sularını toplayıp şebeke suyu diye her eve dağıtmışlardı, şimdi ise şebeke suyu yalnız aşağı mahalleye kıt kanaat yetiyormuş. Ettiğimiz iş, ürküttüğümüz kurbağaya değmedi. Arazideki börtü böceği, bilumum canlıları susuz bıraktığımız da cabası.

Yukarı mahalle için Sadık Şahin kamyonunun kasasına yaptırdığı su deposu ile hem mahallenin su ihtiyacını karşılıyor, hem para kazanıyormuş. Demokrasilerde çare tükenmez))

2013/ 14 kışı kar yağmadı ülkemize. Yazın yağmurlar ya yağmıyor, kuraklık oluyor, ya da yağarsa felaket oluyor. Su basan binaları, sele kapılan insanları çok seyrettik ekranlarda. Bu kadar yağmasına rağmen ne barajlarımız doldu. Ne de köylülerimiz kana kana su içebildiler.

Küresel ısınma dedikleri bu hal mi acaba?