Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
lalegül
lalegül

KENDİNDEN KAÇMAK

Yorum

KENDİNDEN KAÇMAK

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

466

Okunma

KENDİNDEN KAÇMAK

Hasret…

Kaybettiklerimiz mi bulamadıklarımız mı?

Her ne kadar ‘gün bu gündür, dem bu dem’ deyip başka şey düşünme diyenler de az değil.
Peki, başka şey düşünmüyorlar mı hakikaten? Düşünemiyorlar mı yoksa?

Kendi kendilerine kaldıklarında zihninden resmigeçit yapmıyor mu yaşanılanlar? Yaşadıkları hariç, yaşamak istedikleri şeyler olmuyor mu? Bir şeylerin noksan olduğunun farkına varmıyorlar mı? Varmak istemiyorlar mı yahut? Bir şeyleri düşünürken bir hüzün kaplamıyor mu içlerini? Bir şeylere sinirlenip bir şeylere tebessüm etmiyorlar mı? Bazen bir iç ‘cızırtısı’ bazen bir boşlukta hissetmiyor mu kendilerini?

Kaybettikleri bir şey yok mu hiç?

Terk ettikleri bir şey şeyle yok mu?

Ulaşamadıkları şeyler yok mu hayatında ulaşmak istedikleri halde?..

Hasret..

Hasret neyi ifade ediyor onlar için?

Bir ah! Bir iç çekme, bir hüzün mü sadece..

Kaybedilenler mi, ulaşılmayanlar mı?

Biz kaybettiklerimizin peşine düşüyor, ulaşamadıklarımıza ulaşmak için neler yapıyoruz? Yoksa ‘battı balık yan gider’ misali hayatı öylesine mi yaşıyoruz?

Benden geçti, bizden geçti, kıymeti kalmadı gibi sözler neyi ifade ediyor bize?...
Aradıklarımız neydi, aradıklarımız ne şimdi? Ne kadarı kayıp ne kadarına ulaştık?

Hiç hasretini duyduğumuz şeyler yok mu?

Yoksa hasret kalmaya da mı hasret kaldık?

Mesela yıllar önceki bir dostun sesini duymak istemez mi insan? Bir bahçede çiçek toplayıp sonra ne tarafa olduğu belli olmayacak şekilde koşmak gelmedi mi hiç aklınıza?

Tek başınıza yürümeyi denediniz mi hiçbir gün?

Yani kendinize de mi hasret kalmadınız? Geçmişinize yani…

Yoksa şöyle bir geriye döndünüz zaman hüzün mü kaplıyor içinizi? “Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz” diyen şairin mısralarında olduğu gibi…

Hasret duymamak geçmişten mi kaçmak, kendimizden mi yoksa?
Yoksa duygularımızı mı kaybettiğimizden…

Yahut kayda değer bir şeylerin olmadığını düşündüğümüzden mi?

Çocukken bir sofrada beraberce yenilen bir akşam yemeği sıradan mı? Hatta sofrada dedemiz, ninemiz, anamız ve babamızla beraber olduğumuz halde. Böyle bir hatıra sıradan bir hatıramıdır? Bu hasret çekilecek bir şey değimlidir yoksa?

Ayaküstü atıştırma, iş yaparken bir şeyler yiyerek açlığımızı bastırmak daha hoş bir duygu mu?
En azından bir kış günü soğuğun iliklerinize kadar işlediği bir zamanda, sobanın karşısına geçtiğinizdeki hissedilen sıcaklığın; sabit kalorifer sıcaklığından daha az faydası olduğuna inanıyorsunuz?

Sizce termometreler her sıcaklığı doğru ölçebilir mi?

Mesela gönlün sıcaklığı kaç derece sizce?
Yani hasretini duyduğumuz şeyler yok mu hiç?

Yoksa kendimizden mi kaçıyoruz?

İnsan kendinden kaçabilir mi?

Nereye kadar?..

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kendinden kaçmak Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kendinden kaçmak yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KENDİNDEN KAÇMAK yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Kübra.48
Kübra.48, @kubra-48
21.8.2014 19:07:29

Düşündürmeye ve duyguları sorgulamaya o kadar sevk eden bir yazı olmuş ki...
Bunun için sizi kutlarım..

"Hiç hasretini duyduğumuz şeyler yok mu?

Yoksa hasret kalmaya da mı hasret kaldık?"

Düşündüm de gerçekten haklısınız.
Yazı kendini okutuyor.
Sürekli düşünme eylemi halinde oluruz.
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
21.8.2014 08:01:13
Valla,
kafamız karıştı...
yazarın hızına yetişmek ne mümkün.
Öyle hızlı, öyle daldan dala atlıyor ki,
bir cümlenin, bir sorunun aklımızdaki, düşüncelerimizdeki yansımasını görmeye fırsat vermeden,
ikinci darbeyi indiriyor bakışlarınıza.
Epeyce bir süre düşünmem gerek bu çalışmanın üzerine.
Yordu gerçekten.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL