Uzun bir yolculuktur susmak,ne tarihi var ne medeniyeti yüzyıllarca süre gelen yazılan sınanan
sorulan yargılanan dilin sınırsız hükmünü yad edilme vaktidir ey!

Umuda dair vuku bulan hadiseler suskunluklar yalın acılar nötralize çözüm, dil yutulması, ayın tutulması gibidir..
Bünyemizi kavrayan ele geçiren suskunluklarımız var bilmek istemediğimiz.Susmalarımızın libasdır el birliğiyle ahkam kesilen,

Susmak üşütür,düşündürür dönüştürür .
Bazıları susarak öldüğünü sanır !
Bazılarına ceza kesilir bileti eline verilir sus’a yolculuğa başlamıştır.Gideceği yer bellirsizliktir.
Tekil susmalar başlar.
Dış dünya, sonra;içe kapanma nüksedebilir,yan etkileri yoktur,korkmayın susmak delilik değildir cinayet hiç değildir.

Taze sandığınız fakat unutulmaya yüz tutmuş yalın çözümlerinizin bir farklılık yaratmadığı ortada,
hatıra defterinizdeki suskunluğunuz gelir birden aklınıza yazılan çizilen sunulan,eski dostların suskun avazları size dair

Uçurtmanın hava’daki dansıdır susmak dinginlik verir ruha ve bulutlarla olan dansına
veyahut sinamada izlediğiniz aşk filminde gecen -aşığın gitmesi- suskunluğunuzdur yan koltukda oturan kro kaplan.

Çingene çocuğun dudaklarında çıkan "abi mendil " bakışıdır elindeki beyazın üzerinde yoktur karası masumiyetdir susluğu,
Ruyalar hep suskundur,konuşursan kıyamet gibidir çıkarsın bir kuyudan,pimi çekilmiş bulutun yağmurla buluşmasıdır
cemre düşerken tohumlanan.

Bir bardak sevgiye özlemdir susmak kana kana içilen ,sızdırmadan narince dudağının kıyısından

Yalnızlığın sessizliğe seslenişidir. Susturulmuş cömertliğin dilidir, duvarlara yansıması oda’nın mağrur kokusu tavanın bakışı
kitapların ritmik ıslık çalışıdır. Zamanı es geçememek ,hükümdarlığınızın geçtiği oda’lardan.

Ay’la Dolunay’ın sevişmesidir çaktırmadan ,yıldızların romantik kayışı ,sus’ların gözgöze gelişidir inceden .
Esirdir gönüller susmalara,ortada kalmış kalbin otağında,öğle yemeğinde soda kapağının açılan sesidir çığırtkan,
Mavi pitikareli battaniyenize sarılırken,en yumuşak mağrur hamleyle yüzünüzü okşayan derin suskunluğunuzdur.
Bağırarak duyurmak istediğimiz fakat sustuğumuz kadar faliyettedir kanımızdaki asalet.

Bir fiil küfürdür susmak!

Bazen de borçtur susmak geri alınmayan .
Bir dağ’ın tepesinden haykırmak ,sislerin arasında boğulmak nefesini asarak Ebabil kuşuna
Ortada kalıp pervasızca susmak . Şaşırtıp yalnızlığı kaçmak, çayını yudumlamak "Pierre Loti’de "
Geceye susarız.. geleceğe susarız.. geçmişe susarız..canlılara susarız..

Peşimizden kovalayan kelimelere susarız , bir kitab’ın orta yerine kusarız tüm susları.Küçük harflerle ses çıkartmadan
Bedenler kalıplara dar gelmeye başlayınca ,tenlere susarız üşüyünce ,bir sus payı giyiniriz kat kat .Yaz gününde.

iyi,de
ölüme susamaz
ölümüne susamaz insan ölmüşken bir .Q.’dan