FAZLA KİLOLARINIZDAN KURTULMANIZ İÇİN ÖNEMLİ SIRLAR
Ben bu yolla hiç diyet yapmadan haftada ortalama iki kilodan daha fazla kilo verebiliyorum.
Bunu başarmak için çok basit iki soru soruyorum kendime, ‘’ Bundan on bin yıl önce atalarımız nasıl beslenirlerdi? Ne kadar hareket ederlerdi?’’
Bu iki sorunun cevabına uygun beslenmeye başladığım andan itibaren hemen her gün günde en az bir kere kilomu kontrol ediyorum. Günlük ortalama 300 gr kadar kilo verdiğimi görüyorum. Perhiz yok, yediklerime sınırlama yok.
İşin asıl sır yanı beyin ile beden arasındaki eşgüdümün sağlanmasıdır. Bugün diyete başlayacağım, yarın diyete başlayacağım böyle bir sorunum da yok. Hadi siz de başlayın kilo vermeye.
Atalarımız ilkel yaşarlarken sabah uykudan uyandıklarında ilk işleri en yakın meyve ağacından topladıkları meyveleri yemekti, buna ilaveten yakaladıkları birkaç tane çekirgeyi de ağızlarına attıklarını unutmayalım. Sizlerde bulantı yapabilir ancak o dönemin realitesi yakalayabildikleri küçük canlılardı. Benim size böyle bir önerim olamaz, bunun yerine beslenme uzmanlarının da dediği gibi kibrit kutusu kadar peynir, bir tane rafadan yumurta protein ihtiyacınız için yeterli olacaktır. Tükettiğiniz besinleri yavaş tüketmek koşuluyla dilediğiniz kadar ekmek yiyebilirsiniz.
Niçin yavaş beslenmeliyiz?
Bu yazıyı yazıp da bu soruyu sormamış olsaydım kendime çok kızardım. Kilo vermenin ikinci sır noktası da bu soruya verilecek cevapta gizli.
Beyin bedende bulunan kas kütlesini, kemik kütlesini ölçüp sindirim sistemimize bildirir. Bedenimizde bulunan kasların tüketeceği enerjiye göre sindirim sistemimizde bir programlama yapılır. Beslenme yoluyla aldığımız besinlerin kütlesinin ölçümü hassas yapılır ancak sistemin çalışması beyin kadar hızlı değildir. Mide yeterince besini aldıktan ancak beş dakika kadar sonra doyma hissini beyine iletir.
Eğer hızlı yemek yenilirse doyma hissi beş dakika geç geldiği için beş dakikalık fazla beslenmiş olursunuz ki, bu durum kilo alınmasının sebeplerinden bir tanesidir.
Kilo almanızın bir diğer nedeni de aldığınız enerjinin harcanılmamış olmasından kaynaklıdır. Beyin tarafından kas kütlesinin hareketleri hesaplanılarak aldığınız besinler kaslarınızda biriktirilir. Eğer kaslarınızı yeterince hareket ettirmezseniz harcanılmayan besin kaslarınızda birikir. Kas kütleniz artar, beyin artan kas kütlenize göre beslenirken tüketeceğiniz besin miktarını arttırır. Enerjinizi harcamadığınız sürece kas kütleniz artar, semirmeye başlarsınız.
Siz yukarıda anlattıklarıma harfiyen uysanız da zor kilo verirsiniz. Çünkü genel olarak baktığımızda insanlarımız geleneksel beslenmek yerine raflardan besleniyorlar. Muhtemelen sizler de raflardan besleniyorsunuz. Endüstriyel gıdalarla besleniyorsanız, raf ömrünün uzatılması için ya da besinlerin damak tadını etkileyen kimyasallar kullanıldığı için beslenmenizi kontrol etme şansınız ortadan kalkıyor. Yani algılarınızı başkalarının insafına bırakıyorsunuz. Özellikle kodlanmış 104 gibi, besinlerden (MSG) uzak durmalısınız.
Bundan önce yazdığım bazı yazıların konuyla çok ilgisi olduğunu hatırlatayım. ‘’Hücre Bilinci’’, ‘’Algılarınızı Başkaları Yönetmesin’’,’’ Kanser Kader Değildir’’, v.b. Boş yere insanların zamanını almaya hakkım olmadığını belirtirken kilo vermek için kullanacağınız soruları bir kere daha hatırlatmamın yararlı olacağını düşünüyorum.
Bundan on bin yıl önce atalarımız nasıl beslenirlerdi?
Atalarımız ne kadar hareket ederlerdi?
Besinleri niçin yavaş tüketmeliyim?
Ne tür besinlerle beslenmeliyiz?
Raf kültürümden vazgeçmeli miyim?
İlerleyen zamanda kilo vermenize katkıda bulunacak vücut direncini arttıracak besinlerle ilgili paylaşımlarım olacak….
Saygılarımla…