Dışım kış gibi katı ve soğuk; içim ise ilkbahar gibi canlı ve doğurgan.
”Benden ne istersin?” diye sordu. Dedim ki, beni yalnız bırakmanı…
Her gördüğün erkek “adam” değildir, her gördüğün “dişi” de kadın değildir, her çok gülen çok neşeli değildir, her çok bilgisi olan bilge değildir, her mutluluktan bahseden mutlu değildir, her güzel konuşan hayatı tam olarak biliyor demek değildir, her sesini çıkarmayan çok sabırlı değildir, her bağıranın canı acıyor değildir, her çok para harcayan zengin değildir, her hızlı araba kullanan iyi bir sürücü değildir ve tabii klasik bir lafa göre de her sakallı dede değildir.
Eleştirel düşünebilme, doğuştan kazanılan bir özellik değildir; sonradan elde edilir. Tabii elde edilebilmesi için de uygun bir özgür düşünebilme ortamına gereksinim vardır. İktidarı ellerine geçirenler eleştirel düşünebilen, sorgulayan bireylerden hiç hoşlanmazlar. O nedenle de toplumdaki özgür düşünce ortamını ellerinden geldiğince daraltmaya çalışırlar.
Her övgüye kanma, her eleştiriye de alınma.
En güzel öğütleri kendine ver, diğerlerini başkalarına…
Sabırlı kişinin cebinde her kapıyı açabilecek bir altın anahtar vardır.
Dolandırıcının nezaketi, katilin cesareti, kalleşin dostluğu, hainin sadakati, ahlâksızın edebi, namussuzun utancı, şerefsizin onuru, açgözlünün kanaatkârlılığı, yeteneksizin becerisi, ikiyüzlünün samimiyeti, vicdansızın merhameti, bölücünün kardeşliği, kepazenin değeri, pespayenin soyluluğu, rezilin yüceliği, musibetin uğuru, arsızın sıkılganlığı, fesadın arabuluculuğu, yağmacının tokgözlülüğü, hilebazın dürüstlüğü, celladın yufka yürekliliği, namerdin mertliği, yılgının morali, kibirlinin tevazuu, soytarının ciddiyeti sahtedir, sakın ola ki kanmayasın!
Köpekleri havlamayan bir köyü, hırsızlarla işbirliği yapan köpekler soyuyor demektir…
Tarihi masal gibi okuyanlar ondan gerekli dersi çıkaramazlar; sadece atalarının yenilgilerine “ah, vah” çekip, zaferleriyle de övünürler.
Her şeyden kaçabilirsin, kendi vicdanın hariç…
Tecrübe kazanmak için sadece yılların geçmesi yetmez; olaylara karşı ilgi ve dikkat de gerekir.
Üzülme! Düşmeseydin kalkmayı da öğrenemezdin.
Kadınlarını eğiten toplumlarda dogmatik düşünceler barınamaz. Kadının özgür olduğu toplumlarda ekonomik sefalete rastlanılmaz. Kadının siyasete girdiği toplumlarda özgür düşünce yeşerir, sonra da dallanıp budaklanır. Kısacası kadın, her şeyin olmasa bile birçok şeyin ölçüsüdür.
Sorunun üstesinden gelemeyeceğin endişesini taşırsan, çözümü de göremezsin.
Beni başkalarına benzetmeye uğraşmayın, bırakın ben kendim olarak kalayım.
Gözlerini hep zirveye dikip bakarsan, önündeki çukurları göremezsin. Arada bir sağına soluna, önüne ve arkana da bakmayı unutma.
Bilgisiz insan tırtıldır ve aynı yaprağın üzerinde yaşamını sürdürür, bilgilenince ise kelebeğe dönüşür ve özgürce kırlarda uçarak dünyayı tanımaya çalışır…
İnsanoğlu; önce başka bir gezegenden kovuldu, sonra da bu dünyaya atıldı.
Önyargılarından kurtulmak için kendini zorla ki gerçekten de özgür olasın.
Doğruyu bilmek yetmez. Doğruyu başkalarına da öğretmeli ve yaşama uygulama yollarını da araştırmalı.
Hayatın, dünyanın ve evrenin sırlarını bulup da bizimle paylaşan sanatçılara ve bilim insanlarına teşekkür borçluyuz.
Düşmanından öğrenebileceklerini, dostundan asla öğrenemezsin. Zaten öğreniyorsan o dostluğu gözden geçirmelisin…
Başarısız olduğundan belki de hiç kimsenin haberi yoktur, ama pes ettiğin an bunu herkes duyacaktır, görecektir.
Bir insanı çalmadığı için takdir etmek gerekmez, çünkü zaten normal olan budur. O insan çaldırmıyorsa ancak o zaman takdire hak kazanır.
Bir yerde bilime, özgürlüğe, adalete, barışa, aydınlığa tecavüz varsa bilin ki orada tüm insanlığa karşı bir soykırım uygulanmaktadır.
(Yakında kitap olarak bastırmayı düşündüğüm Oruç Baba’dan Aforizmalar-2 ön çalışmasından alınmıştır.)