Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
TDE MERVE
TDE MERVE

GÖRMEK İÇİN DİMAĞIN AÇIK OLMASI GEREKİR

Yorum

GÖRMEK İÇİN DİMAĞIN AÇIK OLMASI GEREKİR

2

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

956

Okunma

GÖRMEK İÇİN DİMAĞIN AÇIK OLMASI GEREKİR

GÖRMEK İÇİN DİMAĞIN AÇIK OLMASI GEREKİR

Seher vaktinde sıcacık yatağında gözlerini açar selam verir tüm kainata. Kirpiklerini kırpıştıran masum bir çocuk gibi gülümser içinde barındırdığı tüm kötülüklere rağmen. Seher vakti serinliği de onun en huzurlu olduğu zamana tekabül eder. Namertlik ve riyakarlık yoktur onun dünyasında. İyiyi de kötüyü de bünyesinde barındırır. Her şeyin bir zamanı vardır. Dakiktir. Kurulmuş bir saat gibidir.Ve hiç bir anı hiç bir anıyla benzeşmez. İnsanoğlu da öyle değil midir zaten? Biz çoğu zaman onu sadece seyrederiz. Ne manaya geldiğini düşünmeyiz bile.
Bulutlar şekilden şekile girer, belki binlerce mesaj verirler bize vücut dilleriyle. Anlayamayız. Saklarlar içlerinde. ’’ Göğe Bakma Durağı’’ gelir havsalama birden. Durup göğe bakarım dakikalarca. Sonra toprağa... Alçak gönüllü toprağa. Yazı, kışı,karı,yağmuru her şeyi kabul eden toprağa. Hep alttan alan toprağa. Kurak bir toprak yoksul bir çocuğu hatırlatır bana. Sevenler sevdiklerini gönlünde taşırmış ya ne zaman bir mezarlığa rastlasam hayranlıkla bakarım yine ezeli ebedi bağrında taşıyan toprağa. Sevdiğini daima gönlünde taşıyan toprağa... Sonra durup yine göğe bakarım dakikalarca...
Yağmur... Beşerin dışını ıslatan su damlacıkları; Onunsa içine akıttığı gözyaşları... Bir bulutun sinesine astığı hüzünleri... Onun gözyaşları kimine umut olur kimine felaket. Yağmur sonrası toprak kokusunu alınca derimki rahatlamış olmalı. Hele bir de gökkuşağı takmışsa başına tac misali sevinçtendir o gözyaşları... Yağmurda yürümek hoşuma gider. Yüzüme değen yağmur taneleriyle huzur bulurum. Öptüğünü hissederim. Ve sevinçle kucaklaşırız tabiatla. Gök gürültüsü ( yürek çarpıntısı). Gece karanlığındaysa bir de kabusla uyanır... Daha çok ışık gerek nidaları yankılanır sanki karanlığı kullanmayı öğretircesine... Yalnızdır, yangınları olur içinde, yalnızlığın bütün mumlarını yakar. Kahır gibi gelir bizlere. Felaket deyiveririz. Susmayın! Konuşun! Susturmayın beni! Görün yangınımı! Düşünün neden! HİKAYEMDEN HABERDAR OLUN. HABERLERİMDEN HİSSEDAR!
Seher vaktinde yumuk yumuk gözleriyle günaydın mesajı veren güneşin gözlerini ovuşturarak bütün yorgunluğuyla uykuya çekilmesini izlemekten keyif almayan insanoğlu yoktur diye düşünüyorum. Görevini layıkıyla yerine getirmiş bir öğrenci edasıyla... Devir teslim töreniyle yıldızlar ve aya bırakır yerini. Herkes görevini yerini bilir. Gece der beşer buna. Onun uykusu en siyahı bile örterek kaybolurken bizim suskunluğumuzun ışıkları yanar o vakitte.
Bazen tutamaz içindekileri tahammül edemez üstünde olanlara çatlayıverir orta yerinden. Bunun için geceyi ya da gündüzü beklemez. Bekleyemez... Ah gerçekler saklanmayın çıkın artık ortaya, çanak çömlek patladı nidalarıyla bir titreme alır vücudunu... İçi karışır. Deprem koymuşlar adını... Felaket...Doğal afet... Boğazına bir şeyler düğümlenir ama anlam veremez ya insan. İşte o durumdadır bazen. Dokunsan ağlayacaktır. Fakat anlamı yoktur...
Her zaman karamsar değildir ki! Ne zaman uçuşan kelebekler görsem heyecanlı olduğunu düşünürüm. İçi kıpır kıpırdır. Şarkı söyler adeta kulağıma kuşlar. Şiirler okurlar. Anlamsızca bir gülüş bırakırım o vakit mutluluğunu paylaşırım. Sinesinde umut vardır toprağın, insan gibi. Nasıl insanın içine değdikçe, dertleştikçe yeni baharlar fışkırır; toprakta tıpkı insan gibidir. Okşanan toprakta yeni fidanlar verir, hediyeler sunar... İnsan nasıl içindeki sıkıntıları gidermek için beyaz, pembe düşlere dalarsa o da karla örter bütün kederini. O yüzden razı olmalıyız kışa. Yazdan arda kalanla yetinmeliyiz. Onu anlamalıyız... Ama ne kadar anlayabiliriz ki! Görülmüş müdür bir insanın bir başkasının içindeki kederi tıpatıp anladığı?
İki renkten ibaret değildir o da. Nasıl insanın ruh hali sürekli değişim içindeyse onun da renk tonları sürekli değişir. Alabildiğine maviyken göğün yüzü, bir anda yıkılır aldığı bir haber, yaşadığı bir hayal kırıklığı karşısında... Grileşir...
Biz yine de göğe bakalım!

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Görmek için dimağın açık olması gerekir Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Görmek için dimağın açık olması gerekir yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GÖRMEK İÇİN DİMAĞIN AÇIK OLMASI GEREKİR yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Kınsız, @kinsiz
24.6.2014 11:11:32
O yüzden razı olmalıyız kışa

Bahar varken hele yaz varken insan kış a teslim olmaz bence de
sevdim yazıyı.
halit-ds
halit-ds, @halit-ds
23.6.2014 13:39:27
insan her yeni günü yeni gün olarak görmedi bir türlü,herşey o güzelim nizam içinde dönerken,anlayamdık.
çok güzel değinmişsiniz,aslında yazdıklarınız her farkında olna insanın içinde ,teşekkür edrriz bizi biraz daha farkında olmaya ittiğiniz için
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
22.6.2014 23:42:55
Beğeni:
1
Okunma:
956
Yorum:
2
BEĞENENLER
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL