Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Ahmet Bektaş
Ahmet Bektaş

Sektör

Yorum

Sektör

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

939

Okunma

Sektör

Sektör

Meşhur bir hırsıza, “Hırsızlığın sırrı nedir!” diye sormuşlar!
Cevap; “Yakalanınca utanmamaktır!” olmuş!
Hani “Minareyi çalan kılıfını hazırlar!” denir ya!
Yazılarımda “Gerçeğin gücü” nü kullanırım! Yani bilmediğimi yazmam, görmediğimi de anlatmam! Benim sırrım da bu! Yazdıklarım, bir din ya da ideolojinin savunması ya da yergisi asla değil! Kaynakları da ne övmek ne yermek için kullanmam! Tırnak içi verdiğim kaynaklar, benim şahsi kanaatim olarak da algılanmasın! Yani birinin sözünü tırnak içi nakleden, naklettiği her ne ise o inanca sokulmaz!

Sektör konusunda işi “Orta Çağ” a kadar götürmek gerekiyor! Bu alanda İsa’nın hayatından güzel örnekler var! İsa, Musa’nın şeriatını uygulamıyor! Yerine, günün şartlarına uygun; daha insani, daha şefkatli bir sistem getirmek istiyor! Ama sadece istemesi bile çarmıhı boylamasına neden oluyor! İsa’yı çarmıha sürükleyen sürece kısaca “Sektör” diyorum! Vergi vermek istemeyen ve kadınları taşlayarak öldürmek isteyen erkek egemen toplumun yerleşik sektörü, İsa’yı da yutmaya çalışmış! Konu kapsamlı, maksat açısından bu bahis yeterli…

İsa ne demişti? Hatırlayalım!
“Sezar’ın Hakkı Sezar’a”
“15 Bunun üzerine Ferisiler çıkıp gittiler. İsa’yı, kendi söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla düzen kurdular. 16Hirodes yanlılarıyla birlikte gönderdikleri kendi öğrencileri İsa’ya gelip, “Öğretmenimiz” dediler, “Senin dürüst biri olduğunu, Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini, kimseyi kayırmadığını biliyoruz. Çünkü insanlar arasında ayrım yapmazsın. 17Peki, söyle bize, sence Sezar’a vergi vermek Kutsal Yasa’ya uygun mu, değil mi?”
18İsa onların kötü niyetlerini bildiğinden, “Ey ikiyüzlüler!” dedi. “Beni neden deniyorsunuz? 19Vergi öderken kullandığınız parayı gösterin bana!” O’na bir dinar getirdiler. 20İsa, “Bu resim, bu yazı kimin?” diye sordu.
21“Sezar’ın” dediler.
O zaman İsa, “Öyleyse Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya verin” dedi.
22Bu sözleri duyunca şaştılar, İsa’yı bırakıp gittiler.” (İncil/Matta)

İsa ‘nın Maria Magdelena Kıssası; İncil’den
201. "İlk Taşı Günahsız Olanınız Atsın!"
“İsa mabede girince, yazıcılar ve Ferisiler kendisine zina suçu işlemiş bir kadın getirdiler. Aralarında dediler: «Eğer onu kurtarırsa, bu Musa’nın kanununa aykırıdır ve böylece onu suçlarız; eğer mahkûm ederse, bu kendi akidesine aykırıdır, çünkü o merhameti tebliğ etmektedir. Bu şekilde Isa’ya varıp, dediler: «Muallim, bu kadını zina ederken bulduk. Musa, böylesinin recm edilmesini emretmişti; buna sen ne dersin?»
Bunun üzerine îsa eğilip, parmağıyla yerde bir ayna yaptı ve içinde herkes kendi kötülüklerini gördü. Cevap için sıkıştırırlarken, İsa doğrulup parmağıyla aynayı gösterdi ve dedi: «Aranızda günahsız olan ona ilk taşı atsın.» Ve, yeniden eğilip, aynayı çizdi.
Bunu gören insanlar, en yaşlısından başlayarak bir bir çıktılar, çünkü kirli işlerini görünce utanıyorlardı.
İsa yeniden doğrulup, kadından başka kimseyi göremeyince dedi: «Kadın, seni ayıplayanlar nerede?»” ( İncil / Barnabas)

Günümüz de de bu iki ana yara, hala açık mı? Açık, değil mi? Yani “Sektör” kendi ayağına sıkar mı?
Sıkmaz!
Avrupa’daki ruhban sınıfları, Orta Doğu’daki şeyh sınıfları, uzun süreçte kazandıkları ayrıcalıklı yerlerini kolayca terk eder mi?
Etmez!
Bu sektörden (maaş ve maad) geçim sağlayan ve saygı gören kesim, kendilerini işlevsiz hale getirecek olan “Evrensel eşit insan prensibi” doğrultusunda hareket eder mi?
Etmez!
Yoksa bazı insanların ya da ırkların, geçmişte ya da günümüzde ayrıcalıklı olması, kutsal olması fikri şimdikilere de kıyısından, köşesinden bir alan açar mı?
Açar!

İşte bu yüzden oluşan bu “Sektör” İsa’nın da kaldırmaya çalıştığı bir sektör olarak devam ediyor!

Güncel bir örnek vereceğim; caminin karşısında bir bankta oturdum, seyran ediyorum! “Kapalı” desem, kapalı değil; “Açık” desem açık değil, modern bir hanım, cami derneğinden çıkan birine hocayı çağırttı! Gelen şahısla bir diyalogdan sonra, adam bir not defterine bir şeyler yazdı! Kadın da ona para uzattı! Miktarını bilmiyorum ama “100” lirayı görebildim! Sonra da “Şu gün olur!” gibilerden bir konuyu bağladılar! Belki “Mevlit” belki de başka bir dua ya da hayırdır, bilemem! Adam, parayı gömleğinin cebine koydu! Bu gördüğüm bu sektöre dair meşru ve kayıtsız olan bir hal elbet! Hoca, zaten maaş alıyor; yani sosyal güvenlik primini Devlet yatırıyor! Gündelikçi kadınların kazançlarının kayda alınması, onların primlerini güvenceye almak için elbet! Ayrıntı şurada; bu sektörde olanlar; ölenin ardından, kuran okumakla ya da mevlit okumakla ölenin günahlarının azalmayacağını çok iyi bilirler! Parası çok olan, çokça “Mevlit” veya “Kuran” okutup, ölen sevgili yakınını aklayacağını sanabilir! Ramazan ayında, “Mevlit” yoğunlaşır, televizyonda programlar çoğalır, kitaplar fazlaca satılır, konferanslar sıklaşır! Sektör canlanır!

Son tahlilde; konuyu fazla uzatmayacağım! Kuran’da İsa konusunda şu ayet manidar!
Nisa ;159 “Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce, ona (İsa’ya) iman edecek olmasın. Kıyamet günü o (İsa) onların aleyhine şahit olacaktır.” kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#4:159

Selametle,

Ahmet Bektaş

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sektör Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sektör yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sektör yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Na
Namık Kangal, @namikkangal
23.6.2014 11:58:49
Can dostum.Güzel insan.

Şehir dışındaydım.Düğünler,eş,dost,akrabalar derken anca geldim.

Maşallah çok hızlısınız.Her yazınıza yorum yapmak isterim.Ama diğer arkadaşlar ve günlük işler bunu yapmamı engelliyor.Kusuruma bakmayın.

Yine güncel bir yazıydı. Güzeldi. Kutlarım.

Yazılarınızda ''Gerçeğin gücünü''aradığınız içindir ki bir din ve ideoloji savunması yapmaksızın burada
''adam '' gibi (fikirler uyuşsun yada uyuşmasın) tartışıyoruz.

Çağımız ,eşitlik ve demokrasi çağı olması olması gerekirken,kısır çekişmeler, hala orta çağ düşüncelerine bel bağlanmış ticari kazanımlar,cinayetler,benim fikrim senin fikrini ''döver' tavırlarla yaklaşımlar,
tartışamamanın verdiği özgüvensizlikten kaynaklanıyor.

Bölgemizi kan gölüne çeviren mezhep ve kimlik sorunları, tarihsel fıkıh kitaplarındaki fetvalarla değil,
çağdaş,''eşit vatandaşlık'' ve '' laik demokratik hukuk devleti '' ilkeleriyle çözülebilir ancak.

Bizde, hukuk deyince sadece ceza hukuku anlaşılır.Eğer bu hocaların yaptığı hayır,mevlit ,ölüm gibi dua
edilmesi karşılığında yasal makbuz kesilip kayıt altına alınsa ne cari açık kalır ne bir şey.Vergi hukukunu
böyle yerlerde uygulayamazsınız sizin de dediğiniz gibi ''sektör'' size baş kaldırır.

Dostum.Bugün bütün özgür dünyada kabul gören,genel anlamda da İslama aykırı olmayan yol ve yöntem
farklı olanların bir ülke vatandaşlığı içerisinde gerektiği kadar ilişki içerisinde olması,biri diğerine din ve
mezhep dayatmaması,herkesin kendi inancını özgür yaşaması,yasal yollardan yayması ve asla şiddete
başvurmamasıdır.

Çünkü, özgür ve demokratik bir ülkede bir kişinin veya bir grubun inancının şu veya bu ölçüye göre ''gerçek'' ve ''değerli'' olup olmadığına başkası karar veremez.İnsanlar isterse İneğe tapsınlar, dinlerini din
olarak hayat tarzları da yasal hayat tarzı olarak tanınır ve bilinir.

Elbette,herkesin inancı kendisine göre doğrudur.

Cahil olmak zalimliktir.İslamiyet zalimlik değildir.

Allah'ın,bu hayatta insanlara verdiği bir görevi vardır.Ben de nacizane olarak islamiyeti sadece camilere
sıkıştırmak değil,akıl yoluyla her yerde yaşaması gerektiğini anlatmak için varım diyorum.

Bir insan,istediği kadar mini etekle dolaşsın,istediği kadar göbeğine kadar sakal bıraksın düşünceler eşitlik ve demokrasi üzerine değilse yobazdır.

Sevgi ve selamlarımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL