3
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1067
Okunma

Ölüm sonsuzluğa açılan gizemli bir kapıdır.
Kapının ardındaki gizemden bilgi sahibi olmadan evvel
hayat dediğimiz bir evreden geçiyoruz.
Bu evreden geçerken her birey bir rol üstlenir.
Çünkü hayat oynanan bir oyundur ve sahneside "Fani Dünyadır".
Bu fani dünyada ortak oynadığımız elemanlar vardır ve
zaman ilerledikçe oyun elemanlarımız azalmakta yada
yeni bir çok ortak oyuncu kendi sahnemize katılmakta.
Herkes kendi sahnesinde kendi oyunun kahramanıdır aslında ve
oyunları kendi kurallarına göre oynarlar.
Hayatı bes topla oynanan oyun olduğunu düşünelim.
Bu toplar; kişiliğimiz, ailemiz, sevdiklerimiz, sağlımız ve işimizdir.
Bu beş top içinde bir tek işimiz lastik toptur.
Düşürürsek yerde durmaz yine ayağa kalkabiliriz.
Ancak diğer dört top camdan yapılmıştır. Düşerse kırılır, yerine konulamazlar.
Bunu farketmeli ve oyun sahnesinden ibaret olan hayatı bu dengeye göre kurmalı insan.
Oysa o lastik topu tutabilmek uğruna diğerlerini kırıp yok etmiyor mu insan!
Değer mi buna? Değdi mi?
Özge, 19.06.2014
(c) Bu yazinin her türlü telif hakkı yazarin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Yazilarim izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.