3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1008
Okunma

-Bence müebbet verirler.
Bekçi Nizam, kollarını kavuşturup duvara yaslanmış, bütün bilmişliğiyle ahkâm kesiyordu. Bağırarak vurguladığı “Müebbet” karakolun duvarlarında yankılandı. Konuştuğu yeni hademe;
-Deme öyle ağabey. Allah kurtarsın.
-Niye kurtarsın be! Sürünsün iblis. Oyuncak yüzünden adam mı öldürülür!
Nizam’ın tükürerek söz ettiği adam her şeyi duyuyor.
Nezarethanenin bir köşesine büzülmüş , süklüm püklüm oturan bu garibanın değil cinayet işlemek, karıncayı incitebileceğine inanmazsınız. Öyle çaresiz, korkmuş, zavallı. Yüzünde tarifsiz bir keder. Yerden ayırmadığı gözleri taşlara takılıyor. Yeni döşenmiş, düzgün dörtgenlerin çizgilerine basmadan zıplayan oğlu beliriyor birden. “Hadi baba, gelsene sen de.” Özlemle seyrettiği bu görüntüyü de hapsedebilmenin bir yolu olsa... Kulaklarında tiz kahkahaları, birlikte zıplarken yanan hep o oluyor. Dudağına yerleşen tebessümü, açılan kapının gürültüsü kesiyor.
Jandarmalar eşliğinde sorguya götürülürken aklı taş döşemede kalıyor.” İnşallah orada da vardır.”
Hademe , nezarethaneyi yeni ziyaretçilere hazır etmek üzere işe koyulurken , Nizam esas duruşta jandarmalara selam çakıyor.
Savcı sert görünümlü , yumuşak sesli, babacan biri;
-Hırsızın yaşı on beş çıktı. Silahsız birini öldürdün. Ailesi perişan. Bir şey de çalmamış zaten niye yaptın bunu?
O güne dönüyor. Evde oturup, fotoğraflara bakarken çocuğunun odasından gelen sese kalkmıştı. Masadaki şamdanı alıp sessizce yürüdü oraya doğru.
-Çaldı. En değerli şeyimi.
-Evlâdım en değerli neyini çalmış, üzerinden bir şey çıkmadı. Odada oyuncaktan başka bir şey yoktu zaten.
Kazadan sonra kendisinden başka kimsenin girmesine müsaade etmediği odayı kurcalayan gölgeye yaklaştı arkadan usulca. Öfkesi büyük.”Kokuları bozdu, sildi. Olmaz. İşte o olmaz.”
Sesi titriyor önce. Dudaklarını büzerek ,
-En, en kıymetli şeyimi çaldı. Ağlıyor, haykırarak, sarsılarak ağlıyor.
Durdurmazsa yok olacak. Kaybedecek. Hayır balonu aldı. Büyük bir gümbürtü. İşte şimdi öfkesi de patladı balonla . Şamdanı indirdi kafasına. Bir daha, bir daha…
Gözyaşları boşanmış, salya sümük konuşmaya çabalıyor.
-O benim her şeyimdi.
Hıçkırıklarla sarsılan adam, başı önde, dizlerinin üzerine çöktü.
-Nefesiydi oğlumun. Nefesiydi. Alıp arada içime çekerdim. Kıyamadığım. Of, ben şimdi ne yapacağım!
Şule TEK