Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
bekir güçlüer
bekir güçlüer

SEVER MİSİN...!

Yorum

SEVER MİSİN...!

5

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1332

Okunma

SEVER MİSİN...!

SEVER MİSİN...!

Bilenler biliyor, geçen sene bu vakitler sağ şah damarım (Hekimler karotis diyorlar) tıkandı, beyin kansız kalıp beslenememiş, şarladı. Sol tarafıma inme indi.
Nesye... Ameliyat ettiler, damar açıldı beyin çalışmaya başladı. Durum eskisi gibi olmasa da normale dönü gibi.
Bu sebeple her üç ayda bir kontrollere gidiyorum.

İşleyiş şöyle: Doktor muayeneyi yapıyor... Bir sonraki kontrol için randevu gününü ve saatini belirten bir kağıt veriyor. Randevu günü gelince polkilinik sekreterine bu kağıdı veriyorsunuz, sekreter doktor tarafından daha önce kendisine verilen listede adınızın olup olmadığını kontrol ediyor, varsa sıra numarası veriyor. sıranız gelince doktor sizi çağırıyor ve muayene/kontrol oluyorsunuz. Gerek görürse ileri bir tarihe yeniden randevu veriyor. Bu rutin böyle devam edip gidiyor.

Verilen randevuyu göre bu sabah hastaneye gittim. Poliklinik sekreterine randevum olduğunu söyledim randevu kağıdını uzattım.

Sekreter; "Birbuçukda geleceksin Amca!"dedi, kağıda bakmadan.
Dedim ki; "Bak burada sabah yazıyor, doktor bana bu saatte gel dedi."
Sekreter, "Ha öyle mi... bir dakika listeye bakayım!" baktı .
Listede ismimi gördü ve sıra numarasını verdi.
Böylece birinci aşamayı başarıyla geçtim!

Muayene odasının önünde içeriden ismimin okunmasını beklemeye başladım.
Bu arada uyanık Türklerden içeri girip çıkanlar oluyor, Biz salak Türkler bekliyoruz!
Kapının dibinde sotaya yatmış, belli ki besleme Türklerden, bir kadın içeri dalmak için fırsat kolluyor.
İçeriden ismin okundu, doktorun huzuruna çıkacağım, kadın benden önce içeri daldı.

Hay Allah! SEVER MİSİN... SABAHA MI BIRAKIRSIN!?

Tansiyonum yükseldi (Doktor tansiyonun yükselmeyecek diyor)

Kadını arkadan dürttüm (başka türlü anlaması zor!)
Bana doğru döndü. Sordum kadına:
"Hanım senin adın Bekir mi?" şaşırdı.
"Doktora bi şey soracadım" dedi.

Doktor baktı ki hır çıkacak duruma müdahale etti, kadını dışarıya gönderdi.
İkinci aşamayı da başarıyla tamamlayıp oturdum doktorun karşısına.

Doktor sordu:
"Nasılsınız Bekir Bey?"
Ben de:
"Sekreterler ve insanlar daha akıllı olsa (olumlu bir cümle kurdum) tansiyonum yükselmeyecek. O zaman daha iyi olacağım!" dedim.

Güldü.

Bir sonraki randevuda bakalım neler yaşayacağım.

BURASI TÜRKİYE... HER YER TÜRK... HER YER TİYATRO.


Bekir GÜÇLÜER

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sever misin...! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sever misin...! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SEVER MİSİN...! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
akilli46
akilli46, @akilli46
8.5.2014 22:31:11
İşte bu hayatın kendisi, en mükemmel kurguda bile bulamazsın. Okunur, merak edilir, takip edilir. Bu arada geçmiş olsun, acil şifalar...
vega4
vega4, @vega4
7.5.2014 21:56:07
Sayın Güçlüer öncelikle geçmiş olsun.
Bir randevu daha aldığınıza göre rutin muayene olumlu sonuçlanmış diye anlıyorum.
Olanlara gelince; tansiyonunuzun artması evde, çarşıda, alış veriş mekezinde, pazar yerinde olabilir.
Ancak, hastanede görevlilerin umursamazlığı ile olmamalı tansiyonunuzun fırlaması..
Oluyor maalesef.
Diğer hanıma gelince ; " Köylü kurnazlığı " diyip geçmemek lazım. :(
Tekrar geçmiş olsun diyor paylaştığınınız için teşekkür ediyor selam sevgi ve saygılar sunarım.
kempol
kempol, @kempol
7.5.2014 19:49:10
Çok geçmiş olsun değerli kardeşim Bekir bey Allah tekrarını göstermesin. Ben de 8 Mayıs 2013 de safrakesesi ameliyatı olmuştum, sanırım sizin bu rahatsızlığınız da o tarihlerdeydi, o zaman da geçmiş olsun dilekleri mi bildirmiştim.
Ne ilginç tesadüf, dün "06.05.14" günü ben de bel fıtığı "omur" kaymasından randevulu olarak, DR. Lütfü Kırdar eğitim ve araştırma hastanesine tomografi çektirmek üzere, biraz sitres, biraz korku, daha ziyade de sol kalçamı etkileyen şiddetli ağrılar içinde gitmiştim. Saat15,10 randevulu sevk föyünü sıra veren sekreter hanıma verdiğimde, föyü inceledi ve bana dönerek "Bu föyü siz mi doldurdunuz" deyince, içimden "Eyvah bir yanlışlık var herhalde" diyerek irkildim. Sekreter hanım, yazımı çok beğenmiş, "Böyle yazabilmek için bir yıl fazla okumaya razı olurdum ben" iltifatlarını duyunca, çok rahatlamış, inanınız ağrılarım azalmıştı. Aslında o iltifatları pek çok kereler duymuş olmama rağmen, yüzlerce kişinin kayıt işinde yoğun çalışan bir görevlinin bu farkındalığından çok büyük mutluluk duymuştuk, ben de, eşimde.
Şanslıydım, daha çekim saatim ve sıram gelmeden adım okundu, beni bol miktarda radyasyon olan tomografi çekim salonuna aldılar, oturup beklemeğe başladık. Benimle girenlerin hepsinin işi bitti, onar kişilik yeni grupları içeri aldılar, ben hep bekliyorum. Çekim mahallinin, içerde yöneticisi olduğunu sandığım hanıma, "Ben niçin 1 saattir bekletiliyorum" diye sorduğumda, "soru sormayın, oturun ve bekleyin!.. adınız okunacak!..." diye beni azarladı. Çaresiz yine oturup beklemeğe başladım. Ama onlu gruplar hep gelip - gidiyorlar. Saati sordum yeni giren birine cebinden çıkarıp baktı ve 16,20 olmuş. Yani ben 1saat 20 dakikadır yoğun radyasyonlu ortamda bekletiliyorum.
Sonunda patladım, beni susturan kadına. "Tamam hemen alıyoruz" dedi ama, sevk kağıdımı bulamıyorlar, "ne çekeceğimi ben ne bileyim" diyor, tomografiyi çekecek genç adam.
Çekim işi bitenlerin arasında inceleme ünitesine gitmiş benim sevk belgem. uzun bir koşuşturmadan sonra bulmuşlar; genç adam özürler diliyor,"beş dakikalık çekim için dikkatsiz arkadaşımın yüzünden sizi bu kadar beklettik" deyip, Cuma günü sonucu almamı bildirerek, beni saat 16, 40 da radyasyonlu ortamdan çıkardı. Yani 5 dakikalık bir çekim için beni yoğun radyasyon ortamında nedensiz 1 saat 40 dakika beklettiler. Zavallı eşim dışarıda baygınlıklar geçirmiş.
Evet, ben bu yaşıma kadar böylesine düzensizlik ve sorumsuzluk görmedim, yaşamadım. Sağlık sektöründeki hizmet anlayışı ve gösterilmesi gereken titizlik, kelimenin bütün ağırlığı ile rezalete dönüşmüş.
Türk halkının bilinçsiz ve ben merkezli davranışı, ülkemizde sağlık konusu tam anlamıyla bir soygun,vurgun ve sömürü sektörü haline gelmiş.
Yaşadığım olay güzel ve anlamlı yazınızı ne kadar da haklı ve sıralı kılmış.
Tekrar geçmiş olsun dileklerimle kutlayıp selamlıyorum sizi değerli aydın, toplum ve vatansever Bekir Güçlüer bey kardeşim. Kemal Polat



kempol tarafından 5/7/2014 7:52:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
7.5.2014 18:16:41
Allah yardımcınız olsun valla.
Zor bu işler zor.
Siz, beyefendiliği elden bırakmamışsınız yine de.
O hır işinde, gelecek zaman ekini kullanmanıza izin vermez,
geçmiş zamanı çoktan hayata geçirirdim ben.
Hayatımız böyle antikalıklarla dolu gerçekten.
ben de hakkımı hiç yedirmem,
en küçük düzensizlikte sesimi yükseltirim valla.
Hanım kızar, her yerde olay çıkarıyorsun der.
Olay çıkaran ben değilim ki,
saygısız, sevgisiz, düzensiz insanlar.

Neyse...
Gelecek sefer umarım tansiyonunuzu yükseltecek bir macera yaşamazsınız.
Geçmiş olsun.
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
7.5.2014 15:18:13
geçmiş olsun komutanım.....ben tüm hastalıkların stresten olduğuna inananlardanım...bazılarınıda SABAHA BIRAKMA..... bu memlekette efendilik iflas etti bilesin en derin saygılarımla
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL