2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
979
Okunma

O an için tek bir şeye odaklanmıştı. Kalorifer borusundan damlayan suya. Ona ulaşabilmek hayatının en büyük gayesi ve başarısı olacaktı. Kendince hayatında herşeyi başarmıştı. Herşeye gücü yeterdi. Ama kolonun bastırdığı ayağını kurtaramıyordu. Susuz kavruluyordu. Ağzı burnu tozla dolmuştu. Oysa su hemen yanıbaşında pıt pıt damlıyordu. Henüz pişman olma durumuna gelmemişti. Ayağını kurtarmaya ümidi vardı. Dolayısıyla şimdilik dua etme gereği de duymuyordu. Buradan kurtulursam suya ulaşırım, o beni bir süre idare eder. Nasılsa yukarda çalışıyorlar. Sonra gelip kurtarırlardı. Zaten üst kattaydım, ışığı bile görebiliyorum diye düşünüyordu. Düşündüğü kısmen de oldu. Ağır iş makinesinden etkilenen kolon birden kımıldadı, çekti hemen ayağını ama pantolonun paçasını kaptırdı bu kez. Zorda olsa çıkardı pantolonu evet işte şimdi kurtulmuştu. Evet işte bu kadardı. Zafer kazanmışçasına sevindi. Zaten hayatta hep şanslıydı. Hemen sürünerek yanaştı kalorifer borusuna damlayan suyla ağzını çalkaladı. Ve içti. Şimdi rahatlamıştı. Yukarıdaki sesler iyice yaklaşmıştı. Suyu vardı havada alıyordu. Hayal bile kurabiliyordu. Buradan çıkınca başarısıyla övünecekti. Aslında deprem olduğunun farkında değildi. Sadece o otelin yıkıldığını sanıyordu. Müteahhide bir küfür savurdu.
Aslında kendide bir süre müteahhitlik yapmış, sonra bir kömür ocağı kiralamıştı. Kendi ocağında da zaman zaman göçükler oluyor yaralananlar ve hatta ölenlerde oluyordu. Kendisini uyarıyorlardı tünellerin sağlıklı olması yönünde o aldırmıyordu. Aklına bunlar gelince müteahhide kızmaktan vazgeçti.
Ve birden içinde çekler ve para olan çantasını hatırladı. Eyvah o neredeydi! Arandı göremedi. Canı müthiş sıkıldı. Ya bulamazsa ne yapacaktı? Bir sürü zarar. Az sonra çıkacağını varsayıyordu. Bu koca binanın enkazının kalkmasını mı bekleyecekti. Oysa tam kömür mevsimiydi. Sıkıntıdan ağzı kurudu kalorifer borusuna dayadı yine ağzını.
Az sonra sesler gelmeye başladı. Tamam dedi ve bağırmaya başladı. Görmüşlerdi. Betonu dökülmüş demirlerin arasından görünüyordu. “tamam bir saate ulaşırız bekle” dediler. Su ve yiyecek uzattılar. Kana kana içti suyu ve yiyecekleri de yedi. Doymuştu ve şimdi işleri düşünmeye başlamıştı bile. Ama çantası canını sıkıyordu. Birden aklına cin bir fikir geldi ’tamamdı, oteli mahkemeye veririm zararımı çıkarırım” diye düşündü. Karnı doymuş suya kanmıştı. Artık işadamı gibi düşünmeye başladı. “hatta keşke çantam bulunmasa da daha fazla para talep etsem” o ortamda bile kâr etme, kelepirden kazanma fikrine mani olamamıştı. Herhalde insan bazı düşünmelerde refleks kazanabiliyor. Yetinme duygusunu bastırabiliyor.
devam edecek