Siz yıllarca, tamamı aynı olan bir zeytinlikte filiz verecek, dal budak sarıp meyveye duracaksınız ama sizin meyveleriniz zeytin değil iğde imiş. Yıllarca kendinizi zeytin sanacaksınız. Hatta zeytin zannettiğiniz iğdenin, meyveye dönüşmesi için gövdeniz içindeki farklı kimyasıyla hareket edişi, tarif edilmeyecek bir iticilik meydana getirecek. Ama meyvelerinizi görene kadar, bunun ne olduğunu bilemeyeceksiniz.

Hep bir “acaba ben kimim ve neyim?” sorusu sizi meşgul edecek ancak aksi bir duruma da, kabul oyu veremeyeceksiniz...

"Ya vereceğim meyve, zeytin değilse" diyerek kuşkular içinde kalabileceksiniz. " İçimde hissettiğim bu tatlı hareket de ne? Ben tatlı bir meyve isem eğer, yarın halim nice olur bu zeytinler arasında. Tek başına ve boynu bükük…
Hayır! Ben buna tahammül edemem!
Ben her ne isem o asla meyve vermemeli ve zeytinler sallanmalı dallarımda ” diyeceksiniz.

Ama nasıl?
Bütün tabiatınıza inat!
Mümkün mü?
Buna muktedir misiniz?

Bu durumu yaşayan insanları da anlamaya çalışmalıyız. Kabiliyetlere değer vermeli, nerede olursa olsun, iğde iğdeliğine, çirkin ördek yavrusu, nefis bir kuğuya dönüşene kadar…

Buğra San