2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1449
Okunma

… Cami’de Bir İkindi Molası
Şu an camide, Allahu Zülcelâlin evindeyim... İçim huzurla doluyor. Sevinç, neşe, sakinlik, inşirah sarıyor tüm benliğimi… Dünya dertlerine, sıkıntılarına, belâlarına bir mola yeri burası…
Sadece dünyaya mı?
Hırslara, arzulara, hüzünlere, emellere de bir mola… Belki de buradan uzak olduğumuzdandır; bunca kâlp darlığımız, sıkıntılarımız, dağınıklığımız… Camilerin boşluğundan mıdır? Hastaneler dolup taşıyor! İllaki doktor, illaki ilaç ihtiyacı hissediyoruz ama hangi doktor, hangi ilaç? Gerçek hastalığımızın nedeni, çaresi ne?
Camiler sizi bekliyor! Neden yoksunuz?
Hacca gücünüz yetmiyor olabilir, camiye gelmeye de mi gücünüz yok?
Hele bir niyetinize alın, bakın bakalım yollar size nasıl açılıyor… Camilerdeki tespihler, zikirleriniz için size şahitlik etmek istiyor. Yeşil halılar saf saf cemaat özleminde; huşu ile kılınacak, feyzi ilahiyle ıslanacak namazlarımızı bekliyor… Kutsal kitabımız, Mevlâmızın bize mektubu Kur’an-ı Kerimler, bir köşede mahzun, kapaklarının açılmasını bekliyor. Tahta rahleler aşk ile okunacak sureleri ve hatimlerimizi bekliyor.
Her şey hazır; senin, benim, bizim için… Sadece ziyaretimiz ile şad olmayı bekliyor.
‘’Huzur ‘’
‘’Mutluluk ‘’
‘’Dost ‘’
‘’Yâr, yâren‘’
‘’Dinlenmek, sakinleşmek ‘’
‘’Toparlanmak ‘’
Ve
‘’Ebedi Sevgiliyi’’ istiyorsak camiye koşalım… Allahu Zülcelâl’in evine, yakınlığına, sükûnetine, ruhani hediyelerine koşalım…
Camilerimiz dolu dolu olmalı.Hayat yolculuğumuzun merkezinde uğradığımız liman olmalı. Sabah namazları sonrası Kur’an tilaveti, sohbet, çorba dağıtımı olmalı. Müslümanlar muhabbet ile kaynaşmalı… Güne pırıl pırıl bir enerji ile başlamalı… Kadın, çoluk, çocuk cami sohbetlerine müdavim olmalı.
Kadınlar neden çarşı pazarı doldurur? Camiye gelmesi hoş görülmeyen bayanları, pazarlara, alışveriş mekânlarına rahatça yollayan beyler? Sizce bu bir çelişki değil mi?
Camilere çocuklarınızda gelsin. Allah’u Teâlâ’nın evinde büyüsünler. Babalarını, annelerini, ablalarını namaz kılarken görsünler. Caminin havasını, ruhunu teneffüs etsinler. Çocukluktaki anılar, betona yazı yazmak gibi kalıcıdır. Kolay kolay silinmezler.
Teknolojinin cendereye aldığı akıl ve ruhlarımız, camilerde sükûneti tatmalı... Gözler fani dünyaya bir müddet kapanıp, gönül gözleri, deruni âlemlerde seyahat etmeli… Maddenin esir aldığı ruhlar, kafeslerinden özgürlüğe kanat çırpmalı…
Hasret çeken sevgililerin buluşması gibi, ruh ve gönlümüz Vedud Mevlamızın manevi ikramları; sevgi, aşk, feyiz, cezbe ile coşmalı… İlahi aşk ile demlenmeli.
Babalığına, anneliğine, evlâdına, öğretmenliğine, sanatına, memurluğuna, polisliğine, yöneticiliğine, mimarlığına, avukatlığına, hâkimliğine, doktorluğuna, hastabakıcılığına, fabrikasına, işyerine, ticaretine, temizliğine; cemre düşmüş gönlüyle, eli kârda, gönlü yârda şuurunda, marifet nazarıyla, halka hizmet vazifesini devir alabilmeli… Kulluk vazifelerini omuzlarına yeniden yüklediğinde, daha bir neşeli, daha bir coşkun, daha bir aşk ile yerine getirmeli…
Bir namaz molasında Camilerimizde buluşmak dileğiyle…
Sevgi ve saygılarımla...
Mihrican Ulupınar
08.04.2014
09:02