Çiçeklerin olduğu bu ülkede ben neden mahpushanedeyim.
güzel dilin var olduğu bu dünyada iletişim kurmak nede zordur .Benle niye dilin samimiyetiyle yaklaşmazsın bu hücredeki vurulan copların çığlık sesi daha mı hoş gelir kulağına.
Beyaz duvarlar varken nedir bu dört duvar arasında ki mor ben deli miyim neyim?
Ne çok anlatırsın kadınları, sus yahu yoldaş ben sazımla anlatayım,sen yapma kadın dedikodularını
ben çalar söylerim kadının hayalindekini
Girmeden önce mahpushaneye yollarda ki kaldırım taşları gibiydim,kumlar dökülmüş ama taşlar daha dizilmemişti. Ya benim en çok ayağım burkulurdu ama kimse bilmezdi ,zannedilir ki tansiyonum benimle oynamış ama bilmezler tabi haklılarda yirmi yaşındaki halim kırk yaşındaki adamdan farklı değildir .
Bir sevgilim olmuştu.iş çıkışı yol üstünde aynı yerden geçerdik ve ben her gün ona kırmızı balonlar alırdım ,koparmaya kıyamadığım kırmızı güller yerine.
O da anlamaz ne anlasın ki baş örtüsünün iğnesiyle patlatırdı,gözümü oymuş misali gibi
Her gün aldığım balonlar için bıraktı beni ne anlar canım o
ben her gün o balonları içimdeki dertlerle doldurup şişiriyorum derdime ortak diye patlattıkça hafiflerdim oysa ki
Ne çok anlatır bu saz hiç susmaz , kadın günlerindeki çiftetelli gibi çalar hayata oynıyasım geldi
hangisinden başlasam anlatmaya der ki hiç anlatma hangisiyle uğraşacaksın ….


AMİNE SOLGUN