3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1082
Okunma

Hep böyle oluyor. Tam içimden geçenleri söyleyebileceğimi hissediyorken o kocaman yumru gelip çörekleniyor boğazıma. Sesim soluğum kesiliveriyor. Yine oldu işte. Kahretsin! Yok etmesin. Ya da , aman bana ne! Ne ederse etsin. Düşünmeyeceğim artık. Bıktım her seferinde aynı şeyi yaşamaktan. Böyle diyorum ama gene yapacağımdan adım gibi eminim. Düşüneceğim. Hep düşünmüşümdür. Ben pek başka bir şey yapmam zaten.
Duruşma salonunun önündeki tahta sırada bekliyorum. Başım nasıl ağrıyor, sanki çatlayacak. Benimle birlikte üç kişi daha bekliyor. Daha önce görmedim onları. Belki de görmüşümdür, bıyıklı olan tanıyormuş gibi bakıyor. Hafızam da zayıfladı. Hatırladım, bu bana çarpıp düşüren, sonra da kalkmama yardım eden adam. Onu neden getirmişler ki? Oldukça kibar biriydi oysa. Özellikle temiz yüzlü insanlardan korkacaksın. En soğukkanlı suçlular, melek yüzlülerden çıkar çünkü. Karım da çok güzeldi. Bana öyle gelirdi yani. Pek ahım şahım bir güzelliği yoktu tamam. Ama en azından farklı bir duruşu, bakışı vardı. Gitmemiş olsaydı affedebilirdim onu. Ama gitmişti işte. Kasım’a kaçmış dediler. İnsan Kasım’a niye kaçar ki? İşsiz güçsüz, serserinin tekiydi. O çalıştığı pavyon onunmuş güya. Yalan! Ben onun çalışabileceğine inanmam! Kötülük edecekti bizimkine pis herif!
Karşı duvara yaslanmış ikincisi. Kötü kötü bakıyor o da. Ne var, ne bakıyorsun? Demedim tabii. Kavga çıkartabilecek bir hali var. Öfkeli gözlerle, tükürür gibi, tiksintiyle bakıyor. Bazılarının da yüzünde “ben suçluyum” yazar böyle. Bunlar hayata karşı hınçla, garezle doludurlar. Her an üzerinize saldırıp acısını sizden çıkarabilirler. Dikkatli olmak lazım. Gözlerimi devirdim hemen yere. Gördüğün gibi seninle ilgilenmiyorum, lütfen başka tarafa bak. Kaçamak bir bakış. Yok, hâlâ bana bakıyor. Sıkıldım artık haydi gidelim. Olmaz mı? Geri oturttular. Beklemeliymişiz.
Sağ tarafımdaki üçüncüyü yokladım. Onun benimle işi yok. Çökmüş duvarın dibine, dünyasından bezmiş bir hâli var. Yazık, bu pişman belli ki. Zaten suçluların en tahammül edilebileni bunlardır. Yapıp da pişman olanlar. İçimde ona karşı bir merhamet uyandı. Tanımadığım bu kader kurbanına bir şefkat dalgası kapladı içimi. Gözlerimi kırpıştırıp sevgiyle baktım ona. Başını çevirince göz göze geldik. Aman Yâ Rabbi! Birden nasıl da canavarca baktı öyle! Korkup kaçırdım bakışlarımı derhal.Deli midir nedir! Bir ânı bir ânını tutmuyor. Hakikaten buradakilerin Allah yardımcısı olsun! Bu aklından zoru olan adamlarla uğraşmak kolay mı! Geldi mi vakit? Kalkıyoruz.
Duruşma salonuna girdik. Ben ayaktayım. Öbür üçü arkaya oturdular yan yana. Hakim olacak herhalde, o da gelip oturdu. Arkadakiler, herkes oturdu ben ayaktayım hâlâ. Oturacak yer yok. Adliyelerin tefrişatına daha fazla önem vermeliyiz. Bu ne düşüncesizlik, ben nereye oturacağım?
Kâtibe, hâkimin dediklerini yazıyor. Oturarak yazıyor çok güzel bir koltuğu var. Ne işim var benim burada anlamıyorum ki. Zaten yeterince yorgunum, başım da ağrıyor. Nihayet konuştu;
-Evet, Halim Selimoğlu, hakkınızdaki suçlamalar , tanık ifadeleri ve delillerle sabit bulundu. Eski eşiniz Ayten Gülten’i kasten öldürmekle yargılandınız, karardan önce söyleyeceğiniz son bir şey var mı?
Araya girmenin tam zamanı, bu sefer yumruya filan aldırmayacağım;
-Şimdi Hakim bey siz arkadaki beylerle konuşurken ben böyle ayakta çok yoruluyorum. Bir sandalye olsun getirtemez miyiz acaba?
Şule TEK