3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
787
Okunma
Sevgi pıtırcıkları, aşk böcükleri sizi ... Ne de çok severmişsiniz birbirinizi. Her gün gözünün önündeki karısına şöyle bir bakmayan onca erkek, meğer ne kadar derin aşklar biriktiriyormuş yüreciğinde. Ya kocasını kapıda güler yüzle karşılamayan hatunlar esasında ne kadar düşkünmüş hayatlarının anlamı biricik kocalarına. Öğrendik! İyi ki şu kapitalist alışveriş- romantik yemek endüstrisinin icadı 14 şubat var. Var ki öğreniyoruz sevgi demek ne demekmiş. Yoksa cahil kalacaktık vallahi !
Bu sözlerim sosyal paylaşım sitelerinde birbirlerine ilan-ı aşk etmek için özel günleri bekleyen çiftlere. Kardeşim evli barklı insansın, o kadar özel duygularını ne paylaşırsın ulu orta? Evin yok mu senin? Görmüyo musun karını, kocanı? Git ne diyeceksen de! Böyle bir inandırıcılığı da kalmıyor. İnsan ister istemez " nispet" kokusu alıyor.
Özel kaldığı zaman güzel olan şeyler vardır. Onlar hep öyle kalmalıdır. Mutlulukların paylaşılarak artacağı sözü, böylesi bir durum için söylenmemiştir.
Paylaşımdan kasıt bölüşmek, nasiplendirmektir. Böyle resmini çekip göstermek " baaak ben neleer neler yiyorum" dercesine ifşa etmek kastedilmemiştir yani. Ayıptır yahu. Biz yaptığı iyiliği gizlemesi gerektiğine inanan, evde pişen yemeği söylemeye utanan " ayıptır söylemesi" diyerek söylemekten çekinen insanlar, neleri paylaşır, gösterir olduk.
Endişeliyim. Yedikleri yemeği göstermekten çekinmeyen bu zihniyetin, yemeğin geçtiği diğer aşamaları da fotoğraflamaktan çekinmeyeceği o günler gelir diye korkuyorum! "Bakın bu kadar yedim, bu kadar..." Tövbe..!