4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
3371
Okunma

Bir veda daha düşer kadere, bir kez daha uzanır eller bavullara. Tek tek katlanıp, özenle yerleştirilir tüm hatıralar çantalara. Hiç mutlu veda görmedim ben. Hep bir hüzün var gözlerde, hep bir telaş var yürekte. Yaşanmışlıkları bırakıp gitmek zordur. Tatlı anılar, zor günler, elde tutulan umutlar ve hayaller hepsi bir iz olur yürekte derinden. Hepsi bir bir yerini alır zihnin unutulmazlar köşesinde.
Otobüs camları en samimi dert ortağımız bence. Gözler ona değdiği kadar hiçbir noktaya böylesine derin bakmaz. Hasret ve ah en çok o camlara yakışır. Vedalar en çok terminallere ve otobüs camlarına yakışır.
Birde, kitap okuyabilen insanlara hayran kalırım ben yolculuklarda. Çünkü ben bunu başaramam, yanıma mutlaka bir kitap alırım ama ben, onu okumak yerine genelde kendimi okurum. Başaramam içimi susturmayı, elimde bir kalem belirir o anda ve ben içteki kalemden çıkarım. Tek tek dökülür itiraf edemediğim hislerim. Sözcükler cümle olur ve cümleler ben olur.
Uzun yolculukları severim en çok, madem kendimle dostluk edeceğim yol boyu, o halde uzun sürmeli. Öyle bir konuşup hemen susmamalı. Anlatmalı bana beni, anlatmalı çözemediğim beni. Kafamdaki dolambaçlı yollar düzleşmeli ve ben tanımalıyım kendimi.
Her yolculuk hüzündür benim için, bir yerleri ve birilerini geride bırakmak ağır gelir yüreğime. Nazik tebessümler yapmacık kalır dudaklarımda. Protokol cümleler iğreti durur üzerimde. Gözler dolmadan veda mı olur hiç! Ben onu vedadan bile saymam.
Nasibe şimdi bir ayrılık daha düştü. Bir kez daha otobüslerin koridorları ve terminallerde sevdiklerimi bırakıp içime yolcu olmak düştü. Ah bu ayrılıklar!
Güle güle gitmez kimse ama hoş’ça kalsın geride kalanlar…