Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
DİLEK YILDIZI
DİLEK YILDIZI

kar düşerken...

Yorum

kar düşerken...

2

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

787

Okunma

kar düşerken...



...

Arabadan ilk inince yeri öptü, dudağına bulaşan çamura aldırmadan. Dudağını inceden inceye içine çekip bu toprağın asırlardır varmadığı kadar tadına varmak istedi. Eğildiği yerden doğrulup, faytoncunun avuçlarına yamalı kesesinden çıkardığı bir şeyleri sıkıştırdı. Alnından kaşlarına sızan kahverengi sular, önce kirpiklerine ardından yanaklarına süzülürken, öylece kalakaldı olduğu yerde.
Uzaklaşan atların nal izleri toprakta mühür gibi kalırken, yeniden çiselemeye başlayan yağmur fayton tekerlerinin izlerinden başlayıp her şeyi yeniden silmeye başlamıştı.

Sıvası dökük evin avlusunda salındı bakışları, yıllanmış dut ağacı, kırık kilitli dış kapının aralığından göründü. Belki eski heybetini yitirmişti belki de mevsimsel bir büzüşmeydi, yapraksız eğik dalları.Ya da kim bilir o da yorulmuştu bu kadar yıllara karşı dik durmaktan.

Eliyle çürümüş kapıyı itip iyice araladı. Ellerindeki toprak biraz bulaştı dünlerinde girip çıktığı kapıya. Kapı tanıdı bu ellerin sahibini, bakır tokmağın başında duran bir aslan başı dirilebilse kükreyip hoş geldin diyecekti. Sustu kapı, çalınmadı o eski tokmak. Aralık kapıların gıcırtısı karıştı çiseleyen yağmura…
Kapının önündeki eski bohça konuldu ağacın dibine. Parmaklarıyla dokunarak ağaca, anılarına daldı faytondan inen. Başını çevirip, kırık pencerelerin, sağlam kaldığı zamanların düşlerinde gezindi ansızın.Issızdı ortalık, sessizce ortalıkta gezinen ölümlülerin diri ruhlarını sayılmasa eğer…

Örümcek ağları, yitik bir zamana tül perde olmuştu onca zaman.Durmuş saatlerin akrebi on ikiye az kala yelkovana selam durmuş. Rüzgar üfürüp mumları söndürmüş, şöminede eskiden kalma küller ve her şeye inat duvar duran taze fotoğraflar… Gülümsemelik pozlarla kadar iyimserler.

Raflardaki birkaç kitabı ısınmak için şömineye atarken kara dönüşmüştü dışarıda yağan yağmur. Gecenin karası, iklimin rengiyle sarmaş dolaş gezinirken; içerde gölgeler, derinde eskinin izleri her seferinde yalpalayıp yalpalayıp ateşe düşüyordu. Küller pencereden içeri sızan yele karışıp orta bir yerde raks ederken, cılız bir IŞIK simi dökülmüş aynaya yansıyordu.Yıllarca insan yüzü görmemiş bir aynanın, mahzundu çehresi.

Ellerini bir iki ısıtıp, avuçlarının içine birkaç kez tükürdü. Tükürüğün sesi duvarlar bulaştı, eskiyen sıvanın artıkları döküldü ahşap zemine. O aldırmadı, ayak bileklerindeki prangalardan kalan pasları silmeye devam etti. Pasların bir kısmı, kabuk tutmuş yaraların tamamı öylece kaldı zincirli zamanda.

Gözlerindeki torbalanan geçmişini aramak adına , kara aldırmadan çıktı dışarıya. Nefesindeki buhar salındı etrafında sonrasında kayboldu bir zamanki geçmişi gibi. Aklına Ağlayan Meryem geldi birdenbire… Sarsıldı dizleri, yürümek Tanrı’nın yolunda güç verir dedi kendi içinde. Doğruldu yeniden.
Kar kaplamış dut dallarının altından geçip, çıktı dışarı…Parmaklıklar arasından gökyüzünü izlediği zamanlar gelip aklına, ısıttı içinin bir köşesini. Ama o hep üşüyen göğsünün zulasına sarılıp yürüdü öylesine.

Kaskatı kayalıklar,yastık niyetine başlara konulmuş taşlar. Bahardan ekilmiş buğdayın kökü, toprağın kabarmış göğsü ve ninni söyleyen kar tanesi uyumakta bir kış ortası…Etrafta suskun çığlıklar, deli türküler, rahiplerin şaraba batırdığı kutsal ekmeğin sessizliği….Arkada kalan yalın ayak kar izleri…

Son perdesi kapanan dualardan olacak ki gelip oturdu bir kenara yarı çıplak. Hücresinde biriktirdiği kelebek ölülerini serpti hiç tanımadığı mezarın üstüne…. Uzamış tırnaklarının içine dolan toprağa gücenmeden tüm gücüyle eşeledi… Zulasındaki fotoğrafı gömüp, çıkıştaki İsa heykelinin önünde eğilip selam verdi…

Bir gece yarısı, ne onu getiren o faytondan izler, ne maziden ezgiler kalacaktı, bir rahibe çalmadan kapıyı girmeseydi eğer, koca bir mezarlık üşüyecekti öylesine bir kış üstü pranga izliyi…













“sallama öyküler, klavye yorgunluğu…”









Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kar düşerken... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kar düşerken... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
kar düşerken... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Hasan Özaydın
Hasan Özaydın, @hasanozayd305n
7.2.2014 10:38:02
Dilek yıldızı ben şair yazar değilim diyorsun ama güzel yazıyorsun bu ara ben de sizin o dediklerinizden değilim .Kendi çapımda yazıyorum.
Hikayende kilise rahip kelimelerini okuyunca acaba yazarımız gayri müslüm mü diye aklımdan geçirmedim desem yalan olur.
Tebrik ederim saygılarımla.
Etkili Yorum
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
6.2.2014 12:48:55
İlginç bir hikaye.
Her hecesini sindirerek okudum.
Her cümlesini bir kaç kez okudum, bir kaç kez gezinip durdu bakışlarım güzel kurguların üzerinde.
Güzel yazılmış, güzel anlatılmış.
Neden hiç yorumcusu yok, şaşırdım doğrusu.
Ben edebiyatçı değilim.
Yazıya eleştiri getirmek de haddim değildir.
Ancak,
hislerimi açığa vurmayı da seviyorum.
Yazar arkadaşların bir kısmı yadırgıyor beni,
bazıları da hakarete varacak cevaplar veriyorlar.
Bir kısmı da anında engelliyor,
selamı sabahı kesiyor.
Oysa ben,
sadece düşüncelerimi yazıyorum.
Biz kendi fikirlerimizi aktardık diye,
yazarın stilini değiştirmesi gerekmiyor ki.
Neyse...
Lafı uzatmayalım,
dikkatimizi çeken hususu belirtelim.
Yazıda,
tüm cümleler devrik kurulmuş sanki.
Çok şekerli kahveye benzettim bu durumu.
Devrik cümle, kullanmasını bilenin elinde gerçekten doyumsuz bir tat oluyor.
Ama,
belli bir seviyeyi aştığında da,
dikkat çekiyor demek ki.
Benim çekmiş mesela...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL