1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
797
Okunma

Küçük bir kız çocuğu iken başladım kendimi yalnızlaştırmaya.
Çok arkadaşım olmasını hiç sevmedim mesela. İstemedim de etrafımda kuru kalabalığı. Derdimi anlatmayı, birine yakınmayı da hiç sevmedim. Kendi içime kapanık, kendi dünyam da hayallerimle baş başa kalmayı daha çok sevdim.
Canım sıkıldıkça veya sıkılmadıkça yazdım. Bir kâğıda, kaleminden dökülen cümleleri yazmak, bir insanın kafasını doldurmaktan daha akıllıca geldi bana. Hem kağıdın beni dinlediğinden de emin oldum hep. Bu saatten sonra da bir insanın beni dinlerken kafa sallayıp geçiştirmesini çekemem galiba.
Aynaya baktığında her yanını dolduruyorsa gördüğün yansıma, duymayacakmışsın ondan başkasına ihtiyaç. Dilinden çıkana inanıyorsa kulakların, başkasına kapatacaksın tıka basa onları.
Ben düşündükçe öğreniyorum. Yaşadıkça kabulleniyorum yalnızlığı.
Bir gün herkes sonsuzluğa gidecek.
O sonsuzluktan sadece gelecekte ki çocuklara ve geçmişimde ki benliğime selam olsun.