3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1052
Okunma
Çocukluğumdan beri İstanbul Türkçesi sözünü duyar ve merak ederdim. Aslında öz Türkçe meraklısı olduğumdan da ’’alma ’’ya İstanbul Türkçesi yüzünden elma dendiği için ya da anaya anne dendiği için de içerlerdim. Çünkü elma da anne de büyük ses uyumu kuralımızı bozar.
Hayatımda üç kez İstanbul Türkçesi ile konuşan insanlarla karşılaştım. Bu insanlar inanın sadece İstanbul Türkçesi ile konuşmuyorlar görünüşleri duruşları çok farklı .Beyefendi,hanımefendi.Biz Anadolu insanına hiç benzemiyorlar.
Bır yaz günü İstanbul’un bir tatil kasabasına gitmek için otobüse binmiştim. Yanıma bir bayan oturdu..Bacaklarını birbirine yapıştırdı,beni rahatsız etmeyecek bir şekil aldı.Mis gibi tertemiz bir hanım,nazik bir gülüş...Sonra sohbet başladı.Kulaklarıma inanamadım.Refik Halit Karay’ın ’Eskici’öyküsünde olduğu gibi bir su şıkırtısı dinler gibi dinledim bayanı.Tane tane açık ve duru sakin.mest oldum....
Hayatımın en mutlu yolculuğuydu...
Bir dolmuşta oturuyordum. Bir yolcu daha yanıma bindi.Erkekler genelde bacaklarını yayarak otururlar,bu sarkıntılık değilde günümüzün normalidir. Bu yolcu beyefendi de o otobüsteki bayan gibi bacaklarını birleştirdi kendi kalıbını adeta küçülttü ki başkaları rahat otursun ve şöföre parayı o kibar sesiyle utanarak uzattı. Hemen atladım.İstanbul’un yerlisi misin diye Hayretle baktı ve ben adamı konuşturmaya çalıştım.Konuşmalarını güzel yapan ne idi?
Üçüncü anım değişiktir.Bir hasta yakınım Mecidiyeköy’de özel bir hastanede yoğun bakımda kalıyordu.Ben de geceleri hanımı ile birlikte kalıp sabahın altısında Anadolu yakasındaki işime yetişmek için yola çıkıyordum. Alacakaranlıkta nereye gideceğimi bilmeden yürürken gözlerimle yol soracak birini arıyordum.Çöpün başında siyah lime lime olmuş paltomsu bir giysiyle saçı sakalı karışmış bir adam gördüm. Biraz korkarak uzaktan seslendim.-Afedersiniz.bu yolu takip etsem durağı bulur muyum- diye. Adam bana baktı.Hayır hanımefendi dedi o yol sizi ters yöne götürür ve yolu tarif etti inanın iliklerime kadar titredim.O ses,O uslup...durmadım konuşmadım ama Türkçesi o pislik içinde o vakur duruşu hala aklımda...