Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
astakoz
astakoz

Cürüm Kepçesi

Yorum

Cürüm Kepçesi

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1390

Okunma

Cürüm Kepçesi

Cürüm Kepçesi

Yoruluyordum…

Kendime ait olmayan bir dünyanın bana dayattığı dertleri derdest etmek değildi asıl zor olan.
Kulağımı tırmalayan bir hatalı notanın sultasında böcek gibi ezilmemi saymasak; güzel denecek bir hayatım vardı bu sempatik sahil kasabasında.

Doğamayan bir güneş gibi sıkıntı veriyordu bestelenmemiş o şiir…

Her şeyden vazgeçip bu uzak köye gelmemin yıldönümüydü yarın.
Bir yıl geçmişti, aslında günler kızgın yağ kazanından damlayarak içime dolduğundan, bir yıl birikmişti demek lazım.

Birikiyordum…

Balıkçılarla aram iyiydi, çalışma saatlerine ayak uydurmam elbette ki kolay olmadı. Kokuya, el kesiklerine, soğuk ve neme, dalgalara, mide bulantılarına alışmak için içimden roman kahramanlarını sayıklıyordum. Bir gece Zézé oluyor haylazlıklar yapıyor kendimi güldürüyor, hayat doluyordum. Başka bir sefer sara nöbetleri ile uğraşan bir Prens oluyordum ya da kız Tevfik’e çay getiren çocuk. Ada insanı ile dertleşen bir ihtiyar oluyordum, sorular sormayı öğrenen bir yeniyetme…

Yaşıyordum…

O hikâyelerin içinde organlarımı kanırtan acılar çekerek, karnımı kastıran gülme krizleri ile yaşıyordum. En düşman bellediğimle dost oluyordum birkaç zaman sonra, en güvendiğimden yiyordum en fena kazığı. Günler geçiyor ve ben anlıyordum; beni en çok bana benzeyenler üzüyordu. En sevdiğimden beklenmedik bir darbe alıyordum. Bu yüzden değil miydi buraya sığınmam, denize gömülmem, ağların kokusuna hapsolmam.

Bitkin halde soğuktan donan parmaklarımı ovuştururken onun sesi güldürdü hepimizi.

‘Hrisof bu Hrisof’ diye seviniyordu ihtiyar.

Başına toplandık, ötekiler anlamış hüzünlenmişti. Bana göre irice bir çipura bu denli sevindirmezdi onu. Reisin oğlu beni kenara çekti anlatmaya başladı.

Yıllar önce beraber balıkçılık yaptığı oğlunu kötü bir trafik kazasında kaybedince aynı gece yakaladığı bir Hrisof ile oğlu Yusuf’u özdeşleştirmiş ve her Hrisof gecesi bir ufak rakı eşliğinde sanki oğlu yanındaymış gibi balıkla sohbete dalarmış.
Şimdi gel de sevinme artık çok az çıkan bu balığı görünce…

Geceler boyu bir kakıcın ucunda seni aradım.
Bana hayata bakmayı öğreten kadını, aşkın türlü çeşidini tattıran o harika insanı aradım. Denizden çıkan her iri balıktan seni istedim.
Gözlerini…

Uğruna şiir yazılan kılıçbalığına sordum, sırtında zıpkınla yaşayan başka bir köpekbalığına, söylemediler.
Suskundu herkes.

Cevat Şakir, Ernest Hemingway çare olmadı bu sessizliğe. Lüzumsuz bir adam peydahlandı birkaç gecedir kahvede. Herkes bir şey dedi arkasından kimse yüzüne bakmadı. Adadan mı geliyormuş neymiş benim de halim yoktu sohbete, neden sonra ortadan kayboldu.

Evora’da da Erzincan’da da aynı yanar rüzgâr ve güneşten yüzlerimiz.
Aynıdır çünkü çektiklerimiz…

Elimizde cürüm kepçeleriz denizden umudu, orada da öyle burada da.
İçimizdeki yaraların sağalması için uğraşır kitaplar bir nevi meramettir okumak; sık dokulu ağ ise insanlığımız. Orkos ürkütmez umutsuzu, sallar durur umudu olan kepçeyi son nefesine kadar…

13.01.14

Nadir




Dipnot

Cürüm kepçesi: Kıyıdan süratle geçen balık sürülerini yakalamak için kullanılan kepçe
Kakıç: Ucunda kancası bulunan, balığı tekneye alabilmek için kullanılan saplı alet.
Meramet: Ağ tamiri
Orkos: Kuvvetli lodos rüzgârları estiği zaman Karadeniz’e doğru oluşan akıntı


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Cürüm kepçesi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Cürüm kepçesi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Cürüm Kepçesi yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Fırat Avcı
Fırat Avcı, @firatavci
13.1.2014 15:33:56
Karadenizin şu akıntısı: Ne sal götürür kıyıya, ne kıyıdan salınır iki göz damlası. Sahici bir yangıydı duyduğum. Zaten kökleşip kalmak değildi muradım. Çok sürmezdi yolculuk. Vakitsiz fasıllardan dönemezsem, ardımca yürümeli tüm yurtsuz kuşlar.

Kış ayı. Sancı var erzak depolarında. Su yok, odun yok, bebelere balon yok. Kadınlar kaneviçeler işliyorlar sıladaki evlatlarına. Erkekler bahtsızlıklarına yanıp yakılıyorlar. Bir hikaâye ki, daha önce hiç duymadığım türden. Her sayfası ayrı bir hüzün.

Çatal iğneler böğrüme sokuldukça, unutuyorum avuçlarımdaki yarayı. Eşsiz ve sebepsiz bırakılışımı unutuyorum. Bir seni tutuyorum öyle zamanlarda hatırımda. Çünkü seni andıkça, yaşama sarılıyorum büsbütün. Gâh nefretim oluyorsun, gâh seviniyorum seni görünce karşımda.

Çoğalıyor gaz lambâsındaki karanlık, çoğalıyor çalıp çırpıp kurduğum düşler. Gece mi yoksa? Tebrikle üzerine kelime getirebilen yazıya. Haddimi aşmadım umarım...
canandemirel
canandemirel, @canandemirel
13.1.2014 15:33:44
10 puan verdi
Yazı beni aldı götürdü sakin bir liman kasabasına...O kasabada ve elimde olta ve düşüncelerimle kaldım adeta.

Her insanın sığınacak bir limanı olsa keşke. Biraz hüzünlenerek okudum . Kalemine sağlık. Güne gelecektir.

Selam ve sevgilerimle...
Yakamozmavisi
Yakamozmavisi, @yakamozmavisi
13.1.2014 12:57:14
Hepimiz hayatın içinde didişip duruyoruz kendimizle. Ya nasip diyor kimi ağları atıyor denize, kimi çapa sallıyor... Güneş bildiğin güneş. Rüzgar aynı acıları, aynı sancıları, aynı türküleri taşıyor kulağımıza. Ağlardan can havliyle bir balık zıplayıp geri dönüyor denize. Kalanların gözleri açık öyle bakıyorlar gökyüzüne. İnsanlarda balıklar gibi biraz. Kimi sıcak denizlere, sığınacak limanlara kaçıyor. Kimi..

Ve elbet umut sağaltıp duruyor yürekleri... Balıkların kaçı kurtuluyor, kaçı yakalanıyor cürüm kepçesine diye düşünüp durdum bir an...

Teşekkür ederim güzel bir yazı okuttuğunuz için.

Saygılarımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL