(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
canımsınız, nasıl mutlu etti beğeniniz, çünkü hep derim nesirde çok iddialı değilim, sadece hislerimin kaleme alınışıydı...size de hayırlı kandiller, çok teşekkürler, sevgiyle...
"Savur küllerini yaşanmadı hiç, Aynı şarkılarda ağlamadık biz. Dönmedik atlı karıncada gün ağarana değin Bir tek yazılanlar kalır geçiyor ömür.
Bir dilim ekmeği paylaşmadık biz Aynı romanın içinde yaşayamadık, Tutmadık ellerimizi acıyana kadar Aynı deniz kenarında oturamadık. Birkaç kelime fısıldayamadık telefonun iki ucunda, Biz hiç göz göze gelip bakışamadık.
Aynı rüyada karşı karşıya gelip Sevinç dolu çığlıklar atamadık. Saçma sapan cümleler kurup, Aynı şiirin satırlarında kaybolmadık Savur küllerini yaşanmadı hiç."
Yazını büyük bir keyifle okudum. İnsanın arayışı, uçurumlar ve simya benim için anahtar kelimeler.
Simyacılar tüm metalleri altına dönüştürecek felsefe taşını aramışlar yüzyıllarca. Aranan şey gerçekte var olmasa da çabaları beklenmeyen sonuçlar vermiş zaman zaman. En bilinen hikaye 50 kova insan idrarını yoğunlaşıp tortu bırakıncaya kadar hiç durmadan kaynatan adamın hikayesi (Hennig Brand 1669) Sonuçta beyaz ışık veren bir toz kalmış elinde. O kadar çok parlıyormuş ki geceleri saldığı ışıkla kitap bile okuyabiliyormuş. Bu maddeye, Yunanca "ışık getiren" anlamında "phosphoros" sözcüğünden fosfor adını vermiş.
Fosfor yaşamın oluşabilmesi için gerekli olan 6 temel elementten biri. (Diğerleri karbon, hidrojen, nitrojen, oksijen ve sülfür) Altın arayan adamın ışık veren bir maddeye ulaşması ise doğanın çok ince bir mesajı ve hoş bir sürprizi gibi duruyor.
İnsanın yaşam boyu süren bir arayışı var. En çok da kendini var etme üzerine bu arayış bana göre. Işığından koparılmış bir çocuğun bir nebze olsun ona yaklaşabilme özlemidir hayat. Bu yolda umutsuzluklar, hayal kırıklıkları, anlaşılmamanın getirdiği uçurumlar var. Şairin dediği gibi "nedensiz bir çocuk ağlamasını bile çok sonraki bir gülüşün başlangıcı" olarak görebilirsek tüm bunlarla başa çıkmak için çok daha fazla güç bulabiliriz kendimizde.
Aşk yaşamdır, enerjidir, fosfor gibi bir şeydir, insanı sarar ve çevresine ışık saçmasını sağlar. Aceleciliğimizden bu enerjiyi iyi kullanmayı bilemiyoruz ve heba ediyoruz gibi geliyor bana. Onun verdiği enerji ile kendi içimizde yolculuklara çıkıp yeni haberlerle dönebilirsek sevdiğimize, demem o ki canlı tutabilirsek ışığı, içimizdeki ateşi belki çağırmadan aramadan bulacaktır bizi özlediğimiz her ne var ise.
Bu konudaki en büyük endişem şu; yaşam yeterince uzun değil gördüğüm kadarıyla. İnsanlar henüz kendileri için, sevdikleri için yapmak istedikleri pek çok şeyi gerçekleştiremeden veda ediyorlar, yolun bir yerinde. Yazarı göçtüğünden öksüz kalmış bir roman kalıyor geriye. Bu bana çok hüzünlü görünüyor. Erken ayrılmış dünyadan sevdiğim tüm yazarlar. Hiçbirimiz güzel bir hikayeyi yarım bırakıp gitmek istemeyiz. Öyle değil mi ama?
Yazdıklarımı başka bir boyutta anlatan ve tamamlayan bir yazıydı paylaştıklarınız, çok teşekkür ediyorum değerli emeğinize ve paylaşımınıza...ve yazınızın sonunda sormuş olduğunuz sorunun cevabına ise cevabım kesinlikle evet ve aynı fikirdeyiz...ama sanırım doğanın kanunu bu, doğmak, yaşamak ve ölmek...önemli olan ardımızda ölümsüz şeyler bırakabilmek işte...sevgiyle, saygıyla...
Sevgili Davidoff çok özürdilerim ama ben şu an asıl şunu düşünüyorum. Böylesi bir yazının altına böylesi bir yorum neden yaptınız acaba ? Bütün bu söylediklerinizi düşünmeyecek bir insan olduğumu mu düşünüyorsunuz yoksa? Ayrıca son bölümde yazdıklarınız için de düşünmek gibi bir kaygım yok, çünkü asla öyle bir insan olmadım, olanlar düşünsün...ve size de hayırlı kandiller...saygımla...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.