13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1158
Okunma


KEFENSİZ HAYATLAR
Hayata dair derin izler taşıyan bir kitabın sayfaları arasında dolaşırken gözleriniz, ruhunuz satır aralarında bir yazarın merhamet dolu yüreğini görebiliyor ve yaşadıklarını hissediyorsa eğer, o zaman doğru bir eser okuyorsunuz demektir.
Böyle bir eseri bir kitapçının rafında, bir kitap fuarındaki herhangi bir stantta ya da arkadaşınızın kitaplığında gözünüze iliştiği için ona dokunabilir hatta okuma şansına bile sahip olabilirsiniz. Ya da ummadığınız bir anda milyonda bir olasılık sonucu o yazarla sanal bir ortamda tesadüflerle tanışabilir imzalı bir eser adresinize gelebilir.
O vakit hayal mi gerçek mi olduğunu matbaa kokulu kitaba dokunduğunuzda anlayabilirsiniz. İşte böyle zayıf bir ihtimalin sanaldan gerçeğe dönüşü karşısındaki şaşkınlığı ve sevinci kimseye anlatamazsınız. Kelimeler yüreğinizin içinde yankılanır sadece…
Günlerdir heyecan içinde beklediğiniz haber size bir telefonla ulaştığında, eline aldığı yeni uçurtmasını gökyüzüne salmak için telaşlanan bir çocuk gibi postaneye koşarsınız. Sarı zarfın içindeki ince bir kitabın kalp atışları elinizin içini terletmeye başlattığı anda yüreğiniz bir uçurtmanın kuyruğuna takılıp mavilerle karışıp ayaklarınız yerden kesilir. İşte böyle bir karşılaşmadır “KEFENSİZ HAYATLAR’LA” karşılaşmak.
Öz geçmişini -“Komedi gibi yaşadığımız hayatın son perdesi dramdır.” diyenlerdenim.- sözüyle noktalayan saygıdeğer yazar Taceddin YILDIRIM gerçek yaşanmışlığını, içtenlikle kaleme aldığı eşsiz eserde, otuz sekiz kısa öykü yer alıyor. Kitabın ismi her ne kadar “KEFENSİZ HAYATLAR” olsa da okuduğunuz her öykü size yaşamın içinden sunulan ibret ve mesajlarla dolu.
Hayatın kadrajından çıkan siyah beyaz kareleri görebileceğiniz bu kitapta ; kimi zaman üniformasının kutsallığının farkında olan bir rütbeli askeri, kimi zaman sivil bir hayatın içinde tertemiz koca bir yürek taşıyan insanı, kimi zaman vatan için seve seve canını vermiş ve verecek neferlerini, kimi zaman çoğumuzun gözleri önünde olduğu halde göremediği hayatın kıyısında yaşayan insanlara ait gerçek öyküleri bulabilirsiniz.
Bazı bölümleri var ki siz isteseniz de istemeseniz de yağmur yüklü bulutları gözlerinizde toplayabiliyor. İşte bu yönüyle yaşamın gerçekliğinden kaçmıyorsanız hiç tereddüt etmeden sayfaları karıştırabilirsiniz.
Yusuf Yüzlüm…
“Eğer yaşamınızdan bıktıysanız, bunalmış ve bir çıkmazın içindeyseniz Ankara’da bir rehabilite merkezine gidiniz.”
Yusuf Güllükçü, adı kadar yüzüyle, yüreğiyle “Yusuf Yüzlü” bir neferin “Kefensiz Hayat(lar)”ıyla onurlu dik duruşunun gözler önüne serildiği ilk öyküyü okurken sarsılacak, minnet duyulacak bir insanı tanıyacaksınız.
Hoş Geldin Aşık Baba
“Sevdin mi her şeyi görürsün ben en çok toprak kokusunu seviyorum, demişti.”
Ünlü halk ozanımız Aşık Veysel’le yüz yüze gelmiş ve onun ozanlığı karşısında hürmet ve saygıyla eğilen bir komutanın gerçek yaşanmış bir anısı. Anılarla bir ozanı anmak her insana her zaman nasip olmaz. O yüzden o şanslı bir komutan.
Mantı
Konu herkesin o çok sevdiği mantı olunca hele de bu kalabalık bir konuk kitlesine sunulacaksa organizasyon son derece önemli oluyor. Bu koşuşturma telaşı içindeki insanları okurken, kesinlikle yüzünüzdeki tebessüme dur diyemeyeceksiniz. Mutfakta pişen mantı, basılan mandalların anonsunda mantı bir kahkaha tufanına katılacağınız sayfalar sizi bekliyor olacak….
Sıcak & Sımsıcak
An gelir bir gün zihniniz sizinle oyun oynamaya başlayıp bildiklerinizin ve hatırladıklarınızın üstüne silgi çekmeye kalkarsa buna kendiniz bile şahit olamazsınız. Ortada bir yerde kalakalırsınız.Gerçeğin ve düşün eşiğinde eşelenir beyninizin içindekiler. İrkilip, duracak, biraz da düşüneceksiniz bu bölümde. Kendiniz dahil hangisi gerçekti sorularını sorup iç muhasebenizle dalıp gideceğiniz bir öykü.
İrin Dolu Yaralar
Binlerce masum insanın birbirine kırdırıldığı, kardeş kanın akıtıldığı ve babayla oğlun bile karşı karşıya getirildiği seksenlerin Türkiye’sinden küçük bir kesitin şahitliğini yapacak bir bölüm sunmuş yazar. Yaşanmış gerçek bir dramın tarihi belgeseli okurla buluşurken, içinden derin ibretler çıkaracaksınız.
Arap Dede
İçimizden kaçı uhrevi varlıkları andığında içi ürpermez ki. Sıradan bir yol kenarından geçerken bir alimin, ermişin kabriyle karşılaştığımızda yüreğimizin bir yerinde bir tını bizi alıp götürür. Bir yatırın etrafında dönen olaylar sizi suskunluğa götürürken ansızın gülümsete de bilir.
“ Yetmişli yıllar, mevsim sonbahar, iki bin rakımında rüzgar her zaman uğultulu eser. Sabaha karşı şafak sökmek üzere, telefon çaldı. Titrek bir ses :
-Komutanım burayı evliyalar bastı !”
…
…
Ayağa Kalk Komutanım
Son bulan bir hayatın yürek dağlayan öyküsü, gözlerinizde derin bir ıslaklık bırakacak. Çayınızı yudumlarken içmeye çalıştığınız her yudum boğazınızda düğümlenecek.
“Sana uzun saçlı, çakır gözlü torunlar veremedim, ana. Bayram namazından sonra çoluk çocuk elini öpmeye gelemedik ana.
Bana hep – Gadanı alayım, sana gelen bana gelsin !- derdin ya bu sefer olmadı olmadı ana.”
…
…
…
“ Makamlar babadan miras değildir
Devleti Ali’den büyük emanettir
Bir gün sen de bırakıp gideceksin
İyi biriysen adın her yerde söylenir
Unutma insanoğlu, başak dolunca eğilir.”
Ve daha nice birbirinden farklı öyküler sıralanıp gidiyor. Her biri birbirinden enteresan ve etkileyici olaylar; sade,mükemmel, anlatımıyla okuyucuya sunulmuş. “Tek kelimeyle mutlaka okunmalı” sözünden başkası boş laf olur sanırım.
An olur düşlerini kurduğunuz kuşlar uçuşur etrafınızda, ardından tarifsiz çaresizliğin iki el silah sesi duyulur, yankılanır suskunluk. Ki o kuşlar iki ruhla bir olur, kanatlanır, uçar, sonsuzluğun mavisine..
An olur tetiği çeken pişmanlığın parmakları kesilir kökünden. Uykuları durmadan bölen bir geçmişin izleri tazelenirken vakitsiz bir zamanda. An olur boyacı bir çocuğun avucuna konan bir beşlik, ibret için küpe olur kulağımıza…
An olur adını koyamadığımız bir duygu sarar etrafımızı. Kelimelerin yetersiz kaldığı anlar başlar ve okuduklarımız alıp götürür düşüncelerimizi, henüz hissedemediğimiz bir boşlukta öylece kalakalırız. Sözün bittiği yerde “ KEFENSİZ HAYATLAR” dile gelir. İşte bu yüzden eğer hayata dair gerçek yaşanmışlığın izlerini görmek istiyorsanız hiç tereddüt etmeden okuyacağınız bir eseri kd yayınları size sunuyor…
kd yayınları
irtibat 0312 2641897
0507 237 31 79
yazışma adresi
[email protected]
En büyük rütbeyi yüreğinde taşıyan komutan, Taceddin Ağabeyim
Teşekkürler okuttuğun öyküler için,
Teşekkürler her şey için…
Teşekkürler…Teşekkürler…Teşekkürler….
SEÇKİ KURULUNA VE EN ÇOK DA BU KİTAPLA BENİ TANIŞTIRDIĞI İÇİN TACEDDİN YILDIRIM AĞABEYİME SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMLE..