6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1250
Okunma
Bu akşam hastahaneden elimde, röntgenle ayağıma baka baka, geri döndüm. Sabah gel dediler. Alçıya almak için... İyi ki, kanamalı hasta değildim. Sabaha gel dikiş attır derler miydi acaba...Sol ayağımın baş parmağı, alışverişten döndükten kısa bir süre sonra, aceleci, tavrımdan, yere bıraktığım poşete takıldı. Hiç anlamadım. Nasıl bir refleksle kendimi korumaya çalıştıysam, baş parmağıma, ters takla attırdım. O anda kırıldı dedim teşhisi doğru koymuşum. Amma ağrıyla baş edemeyince parmak da, balon gibi şişince mecburen, hastahanenin yolunu tuttum. Ve röntgen den, sonra kırık diyip, sarıp sarmalayıp, eve postaladılar. Yarın sabah yine gideceğim mecbur... Devlet orada ben buradayım... Yarın alçıya alınacak... Peki bu akşam, nasıl sabah olacak... ... Torunum Toprak, çok güzel dileklerde, bulundu. O çok duygusal bir erkek. Geçmiş olsun anaanne derken sesi öyle dokunaklıydı ki, birde annesi seni çok merak ediyor demez mi, dizimin bağları çözüldü. Üzüntüm katmerlendi, ilerde beni ne zaman ansa, başıma gelen kazalar, operasyonlarla hatırlayacak. Zira şu son iki yılda, yaşadıklarımı, beni tanıyan,herkes çok iyi bilir. Önce bel kaymasına sebep, belime pilatin takıldı. Oda bir düşme sonucu başıma geldi. Ameliyat oldum bir ay sonra enfeksiyona sebep, ikinci kez aynı yer açılıp temizlenip kapatıldı. Bir yıl geçti, iki gün sonra ikinci ameliyatta, bir yılı geride, bırakacak. Tam iyi olmaya yüz tutmuşken, şimdide kırık bir parmakla kalakaldım. Tabi ki, şükrediyorum. Allah büyüktür. diyerek. Buda benim kaderimmiş