Hatırlara dokunmamak gerekir bazen,olur ya altından ne çıkacağını kim bilebilir.
Şöyle bir kenarından köşesinden bakıp da geçelim derken birde takılıp kalmak var köşe başlarına.Öyle ya,
sonuçta yabancı değil hiç biri sokak sakinlerinin.Ne günleriniz oldu kim bilir?Şimdi hiç mi yok bir fincan kahvenin bir gün hatırı.Geçip gitmek hiç yakışır mı size selamsız sabahsız.
İşin aslı bu mudur ,gönül seçemez elbet ama yinede cazibesine kapılmamak gerekir aşağı mahalleden gelen davulun sesine.Maazallah birde yatıya matıya ikna olursanız artık kırk gün kırk gece.Tamam işte" Halay başı yar yar yar aman , yaz gelince öter turnam leylim leylim aman" Artık ağzınız kulaklarınızdadır.
Ta ki arka masalarda oturan o şahısı görene kadar."O "şahıs .Bir anda halaylar bitmiştir elinizdeki mendil düşüverir yanınıza, bir kağıt parçasıdır artık değersiz, atabilirsiniz.İki dakika önce iğne atsanız yere düşmeyecek sırt sırta, sırıtarak oynadığınız insanlar bir anda araziye uyum sağlamış kamufle olmuşlardır..Seslensen sesini duyacak mı sanıyorsun Ayşe teyzenin .Ayol giderken takma dişlerini bile bırakmış sandalye altındaki, limonata bardağında , seni mi bırakmayacak?Ya Necati ağabeye ne demeli,hani bu havalar onu mahvetmişti ,yok romatizmaları azmış da yok dört yerinden fıtığı patlamış da mış mış...Vallahi tüm madalyaları toplar maratona katılsa, açık ara,gençliğe nazır.
Artık anılar sokağının neşeli üyeleri toz olup uçarken işe "O" şahısla başlanır "O" çıkış noktanızdır ve zincirleme trafik kazalarınızın baş aktörüdür sekizde sekiz.
Şimdi söyleyen bakalım,üç dakikalık tebessüm için , bir devi uyandırmak en derin uykusundan ne büyük cesaret değil midir. Bırakın "O" dev uyusun O ki,acılarınızın çözülmez yumağı topaklaşmış.Ve nereye giderseniz gidin ipin bir ucu mutlak sizi o deve götürür içinizde devleşmiş şahısa.
Bırakın içinizdeki dev uyusun biraz zaten Ayşe teyzede geri gelmeyecek.


Gülnur Ateşoğlu