1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
4634
Okunma

Trabzonlu Zekiye ..
Biraz deli , biraz duygusal , çoğunlukla çılgınlık yapan genç bir kızdır.Evlilik yaşı gelmişte geçmiş , yaşıtları çoluk çocuğa karışmış , kendiside hala "ev süsü" olarak evin bir köşesinde durmaktadır.
"Müzeliktir , müzelik" tabiri tam da ona göredir..
Bu Trabzonlu Zekiye , Trabzonlu olduğu için değil kocaman bir burnu olduğu için öyle anılmaktadır. Mahallede onu tanımayan yoktur. Bakkalından tut , simitçisine kadar..
Sizin anlayacağınız dilde herkese kuyruk sallamıştır..
Trabzonlu Zekiye’nin bütün gün işi gücü süslenip , püslenmek gezip , tozmaktır . Süslenmekten başka bir şey de bilmez . Ev işleri de hak getire zaten..
Bir elinde maşası , bir elinde saç fırçasıyla gezer durur evin içinde.. Sürekli aynanın karşısında süslenip durur , saatlerce kendine bakar..
Bakar bakar da kendinden neyin eksik olduğunu bir türlü bulamaz..
Günün birinde canına tak eder ve çok bilmiş teyzesi Billu Hanım’ın yanına gider.Billur Hanım , görmüş geçirmiş hali vakti yerinden bir hanımefendidir.
Bukuştuklarından aralarında şöyle bir konuşma geçer ;
- Billur Teyzeciğim ; neden böyleyim ben , nicedir bu hallerdeyim . Ne talihsiz başım varmış böyle. Yaşıtlarım evlendi , bense hala yerimde sayıklıyorum. Bulsan şu derdime bir çare..
Bakıyorum bakıyorum bende ne eksik var bulamıyorum..
Billur hanım derin bir iç çekerek başlar konuşmasına ;
-Aaa benim saf kızım , süslü kızım , evde kalmış kız kurusu kızım . Sende ne eksik ben bilirim de , sen anlar mısın onu bilemem işte..
-Sen söyle Billur Teyzeci’ğim bir hal çaresi yok mudur bu işin ?
-Vardır kızım vardır da sen anlar mısın ki beni ?
-Sen hele bir döyle Billur Teyzeciğim , orasını snra düşünürüz .
Billur Hanım derin bir iç çekerek ;
-Aaa benim saf kızım , süslü kızım , evde kalmış yarım akıllım kızım . Sende akıl yok akıl.Sen önce git bir aklını bul , sonra gel bana konuşuruz tekrar.
Trabzonlu Zekiye büyük bir sevinçle yerinden kalkıp olmayan aklını bulmaya gider . Billur Hanım ise şaşkın gözlerle kızın arkasından bakakılır ..