Cihan:
Onun adı yağmur, annesi su perisi
Kabul etmez arkadaşlık teklifimi

Ufuk:
Gönder yağmur’a, ver gönlünü
Kalbin kızıl alev gülünü

Cihan:
Ne demek istersin
Ben ona zaten gönlümü verdim

Ufuk:
O yâre yetmez gönül vermek
Sevdiğini göstermek gerek

Cihan:
Nasıl yapmalı bunu
Nedir bu işin derunu

Ufuk:
Var git çiçekçi anneye
Al bir kızıl gül, gönder Yağmur’un evine
Bir de aşk dolu bir name ekle
Sonra ondan cevap bekle

Cihan
Bilmem o yârin evi nerdedir
O zarif bedeni nerede dinlendirir

Ufuk:
Yağmurun ben bilirim evini
Sırça köşklerde bir köşk, evi

Cihan:
Ben bilirim körfezin sırça köşkler semtini
Ben bilmiyorum, o güzel evlerden hangisi
Olsa olsa on üçüncü kızıl evdir
Bilirsin kızıldır aşkın rengi

Ufuk:
Evet, bildin sen o evi
Haydi, gönder gülü ve nameyi
Cihan: (hala şüpheleri var)
Evet, göndermeli gülü ve nameyi
Yağmur sevinmeli
Fakat bilmem ki nasıl etmeli

Ufuk:
Dedim sana bir çiçekçi anne var
Hemen şifahane karşısında
Onun âşıklara gül götüren perileri var
Bütün bunlar birkaç akçe tutar

Cihan: (kararlı)
Tamam, karar verdim ona gül göndermeye
Belki yara kalbimdeki yangını söndürmeye

Anlatıcı bilge:
Cihan gider şifahane yolunda çiçekçi anneye
Gönderir gülü bir peri ile
Gülü göndermek üç akçe tutar
Cebindeki son paradır, üç gün aç yatar
Ertesin gün, varır gider çiçekçi anneye
Merak eder yağmur ne dedi diye
Üzgündür çiçekçi anne
Söyler, yoktur orada on üçüncü kızıl ev, diye
Gülü verir cihan’ın eline
Cihan tam on üç gün yaşatır kızıl gülü
Hep bekler yağmur’dan haber gelecek diye
Bir gün cihan döner yeşil şehre
İki ipek mendil alır beyaz ve mavi
Beyaz cihan yağmur mavi
Vermek ister mendilleri yağmur’a
Arar uygun bir zaman
Mendilleri verecek iken görür yağmur’u
Bir erkeğe yaslamıştır başını
Gülmektedir çok mesut ve mutlu
Yıkılır cihan bir kez daha
Nedir ya rab bu aşkın ızdırabı
Unutmak için bileğine üç çizik atar bıçak ile
Sarar mavi mendili bileğine
Günlerce ulak gelmez yeşil şehirden
Parasız kalır işe girer bir şarap evinde
Şarap sunar asillere
Cihan geçirmiştir bir ruh inkılâbı
Bir gün şarap sunarken asillere
Rastlar yağmura o mecliste
Ve aralarında geçer şöyle bir konuşma

(cihan’ın elinde toprak bir testi bardağı doldurur uzatır)

Cihan:
Şarabınız efendim
Yağmur : (başını çevirir)
Aaa cihan ne ararsın burada

Cihan: babamdan gelmedi ulak kalmadı param
Ben Çalışmaya mecburum

Yağmur:
Çalışma burada ruhuna ağır geliyorsa
Sofular haram demişler şaraba

Cihan:
Çalışmazsam ne ederim
Ne yer ne içerim


Yağmur:
Çalışma burada masraflarını ben karşılarım

Cihan:
Yakışmaz bir erkeğe kadından para almak
Çok şükür sağlamım tek korkum sakat kalmak

Yağmur:
Sen asiller okulunda okuyorsun
Hem sen ötelerin çocuğusun
Biz çalıştırmayız seni burada
Gücümüz yeter seni bakmaya
Bana eziyettir senin çalışman
Seni seviyorum sana kıyamam

Cihan:
Bana söyleme böyle sözler
Benim gücüm çalışmaya yeter
Senin sözlerin incitiyor beni
Bende severim seni

Yağmur:
Sofular haram demedimi aşkın şarabına
Nasıl karşı gelirsin Allah’ın kitabına
Biz yardım ederiz çalışma burada

Cihan:
Madem haram olduğunu biliyorsun
Aşkın şarabını sen neden içiyorsun
Haramdır şarap ben biliyorum
Çaresizim Allah’tan af diliyorum

Yağmur:
Umurumda değil sofuların sözü
İçmişsem şarabı kime ne
Vereceğim hesabımı Allah’a
Biliyorum uğrayacağım affa
Haydi, doldur bana bade
Söylediklerimi bir düşün
Sen sadece çalışmalısın derse

Cihan:
Teşekkür ederim yağmur ince ve zarifsin
Benim için kabul edilemez teklifin

Anlatıcı bilge:
Cihan’la Yağmur arasında bu konuşma geçince
Düşünür Cihan konuşmayı günlerce gecelerce
Nasıl olur seni seviyorum derde
Kabul etmez cihan’ın arkadaşlık teklifini
Bir teklif daha yapmalıydı usulünce
Bir olasılık vardır elbette
Öğrenmiştir aşkın olasılık ve ihtimal dersinde
Ve bir gün bir teklif daha
( sahnede cihan ve yağmur vardır )

Cihan: (heyecanlı titriyor)
Hey yağmur biraz konuşalım

Yağmur: (sakin)
Elbette cihan konuşalım

Cihan:
Bak yağmur seni seviyorum büyük bir tutku ile
Sende bana söylemiştin seviyorum seni, şarap evinde
Öyleyse neden kabul etmiyorsun sevgililik teklifimi

Yağmur:
Bak cihan kabul edemem teklifini
Sen ötelerin çocuğusun, biliyorum niyetini
Aradığın biri değilim ben
Anlamıyorsun sen beni

Cihan:
Öyleyse anlat bana nedir niyeti,n
Bilmek istiyorum nedir derdin

Yağmur:
Niyetim murad almaktır senden
Oysa sen utanıyorsun bir alevli geceden

Cihan:
Bak yağmur bir vuruluş vuruldum sana
Seni seviyorum aşk ve tutkuyla
Hasretin yakıyor yüreğimi
İnce ve zarif sözlerin deldi Kalbimi
Uykusuz geçiyor geceler
Rüyamda seni görüyorum, uyuduğum gece
Öyle ince ve zarif sözlerin
Sonsuzluğu hatırlatıyor gözlerin
Yaralar açıyor yüreğimde ince kaşların
Kalbi yerinden çıkar yanında yatan erkeğin
Sevdayı hatırlatır gül örgüsü saçların
Coşkun dalgaları hatırlatır gülüşün
Kaplar ılık bir rüzgâr gibi bedenini insanın
Ben düşmüşüm gizli bşr aşkın derdine
Nedir çare bu aşkın zehrine
Ne kadar çeker bu gönül hasretini
Bana söyle beklemeliyim kaç gün kaç gece
Dindir artık bu aşkın ızdırabını
Dinlemelisin ve kabul etmelisin itirafımı

Yağmur:
Kabul edemem aşkını ve itirafını
Övgüye layık değilim ben
Hangi sözlerim zehir ki
Ben sadece söyledim hakikati