14
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
2026
Okunma
BENİM AŞIK KANARYAM
Bir kanaryam vardı seneler evvel.Yeni yumurtadan çıkmıştı.
Babamın bir meslektaşı beni çok sevdiğinden midir bilmem ilk istememle beraber o kanaryayı bana hediye etti.
İsmini Aşık koydum.
Sizin benim gibi yemek yer, su içer ve konuşurdu.Bir ötüşü vardı ki size tarif edemem.Kuştu ama aşırı akıllıydı.
Çekirdek, normal ev yemeği vs vs ne bulursa yerdi.
Suyu benim bardağımdan, rakıyı babamın bardağından içerdi.En uzun ötüşünü ya benim omzumda ya da holdaki vestiyerin üzerindeki aynada kanat çırpıp uçarak yapardı.Evde başka kimsenin omzuna konmazdı.
O kadar akıllıydı ki, bizim çekirdek yediğimiz her anda tabağın içinde bitiverirdi.Oturma odasında kendine çekirdek dolu bir yer yapmış, vitrinde...
Annem aslında çok titiz bir kadındır.Nasıl farketmedi, ya da farketmedik bilmiyorum.
Küçük bir hasır sandık, süs eşyası vardı o vitrinde.
Çekirdekleri oraya depolama yapmış kanaryam.Sanırım hafif olduğundan sandığın ağzını gagasıyla açmış olmalı.Ya da bilmiyorum, ayağıyla da olabilir.
Çünkü süper zeki bir kuştu.
Ortalarda yeyip, içip, gezdiğinden pek kafesine girmezdi.Sadece tuvalet için.Belki inanmayacaksınız ama durum böyle.
Anneannem bize geldiğinde ıspanağı hep su içinde temizlerdi.Ve bizim aşık o suyun içine ıspanaklar düşmeden bir güzel yıkanırdı.Gel zaman git zaman daha saysam inanmazsınız belkide, çünkü bunları kuş yapan...
Gelenimizi gidenimizi herkesi kendine hayran bırakırdı.
Kuşu bana veren kişi sonra benden onu geri almak istedi bir gün.Sana bir başka kanarya vereyim kızım, diyerek.
Aradan iki sene geçmiş hiç verir miyim?
Vermedim.
Ayda bir rutin aralıklarla, bazen de sık sık geliyordu istemeye.Yine vermedim.
Anladım dedi, çok seviyorsun ama çok üzüldüm. Sana yenisini verecektim, onun çiftleşmesi gerek...
Umrumda değildi esasen. Ölse bile diyordum ,onu babamın çiçeklerinden birinin dibine gömeceğim.
Peki, dedi ayrıldı evimizden.Babama defalarca söylemiş, çiftleştirelim vereceğim geri.
Çok af edersiniz ama ne o benden ne ben ondan ayrılabiliyoruz.
Evin içinde her yere beraber...
Yerimden kalktığım an, hemen omzumda bitiveriyordu.Kovsam ki, kovmak ne mümkün gitmiyordu.
Uzun bir zaman geçirdi bizimle , bizim evde.Evde ki her odayı gezmişti hemen hemen.Sadece bir oda hariç.
Yani wc ve banyoyu da gezdi benimle beraber...
Ama ben o odaya pek girmezdim.Girsem de aşıktan kurtulduğum anlarda anca.Çünkü annemin çamaşır astığı, küçük bir çamaşır odasıydı.
O odanın camı, nasıl desem size, kar yağmur olmadığı sürece hiç kapanmazdı.Çamaşır odası olduğu için.Ama bizim kuşumuz, açık camlara alışkındı.Yani diğer odalarımızın camı da pek kapanmazdı yazları, ki ben onunla balkona bile çıkardım.
Uzatmayayım...
Bir gün o odaya omzumda aşıkla girmek zorunda kaldım.Hiç farkında olmadan.Annemin çağırmasıyla.Ve odanın kapısını açınca, kazağımın kolu kapı koluna takıldı.Aşık o anda, çırpındı, çırpındı.Deli gibiydi sanki.Bir türlü durmuyordu.Normalde ben ona ses verince durup dinleyen kuş beni duymuyordu.
Odayı kaç kere dolaştı bilmiyorum.Annemle şaşkınlığımızdan, cam aklımıza gelmemişti bile.Öylece ona bakakaldık.Annem babamı, ben babamı çağırıyoruz ki avaz avaz.
Akşam saatleriydi...
O kadar dairesel uçuştan sonra, Aşık camdan fırladı gitti.
Peşinden atlamak istedim inanın...
ki atlayacaktım da.Babam odaya ne zaman girmiş anlamamıştım.Kolumdan, bacağımdan tuttuklarını hatırlıyorum ama hayal meyal.
Eminim ölmedi o.ama kuş ömrüne bakarsak 3-5 sene önce ölmüş olmalı.
Bir kediye yem olmadığını ve kendine yeni bir yuva bulduğuna eminim.O kadar zeki bir kuş bunu başarabilmiştir çünkü...
Sonra düşündüm, neden böyle bir olay yaşamıştım...
Acaba o kuşu bana verene istediği zaman geri mi vermeliydim...?
Sonra dedim ki, okaçmadı ki şaşırdı...
O odaya yabancıydı. İlk kez girdi. O odayı yabancılaması, şaşkınlıktan pervasızca kanat çırpa çırpa uçuşu ve en sonun da camdan kaçışı bundandı...
Bazen ne kadar çok sevsekte bir şeyleri, ayrılmak zorunda kalıyoruz istemeden...
Ne kadar sevsekte bir şeyler sebeb oluyor ayrılıklara...
Acaba neden?
Kader...!
ELİF KESKİN(KARABULUT)ŞİİRLERİN ŞAİRİ...