8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
797
Okunma
Yokmuşum gibi davranmaya devam ediyorlar.
Onlar böyle yaptıkça bendeki sığıntı oluşu arttırıyorlar.
Kilo kilo baldırlar, ellerde sigaralar, kart kahkahalar.
Yalan göz yaşları. Yalan sevmeler. Yalan utkular. Yalan yengiler.
Bir de beni yok saymalarını eklersek onlardan neden bu denli nefret ettiğimi anlaşılır olabilir.
Bana bir az bakıp, sen iyi belle çaylak dercesine.
Neyse. Aslında tümü yenik bu kadınların. Tümü mutsuz.
Bir itiraz çekiyorum, lafın ortasında. Tümü birden bana saldırıyor.
İçimden kıs kıs gülerken, saldırının dozu iyice artıyor.
Kahretsin zayıf anlarında binicem tepelerine.
Konuşma boyunca yakaladığım açıklarından bir bombardıman, bir bombardıman.
Önce saldırının kimleri ilgilendirdiğini analiz ediyorlar.
Epeyce bir duraksamadan sonra toplu saldirida karar kılınıyor.
İşte şimdi tamam diyorum. Gözlerimi yumup ağzımı açıyorum.
Beden ölçülerinin akla sığmaz rakamlarından bir başlıyorum.
Hemen sesleri kesiliyor. Biri kalkıp gitmeye niyetleniyor.
Bir diğeri annemi suçluyor. Anasına bak kızına bak der gibi.
Biraz önce var olan kadınlar yok olmayı deniyor.
Beni yanıtlamaktan vazgeçiyorlar. Ağlamanın sınırında bekliyorlar.
Meydan bana kalıyor ben var oluyorum.
Var olmalarını yok olmalarını birileri üzerinden sağlamaya çalışan kadınlar.
Bir parça et olduklarının bilinciyle, asıl bilinçlerini köreltmiş kadınlar.
Mutluluklarını başkalarının yok sayılmasına bağlayan kadınlar.
Ne denli zavallı olduklarının bilincinde değiller.
Düşünseler olacak.
Düşünseler.
Düşünebilseler.
Çok mu aykırı kadınlığa?