3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1231
Okunma
Biliyor musun, ben küçükken annem ve babam kavga ettikleri zaman onlara üzüldüğüm için üzüntüm mideme vurur, günlerce mide ağrısından kıvranırdım. Genelde de bu ağrı gece yarısı başlar beni en güzel uykulardan; en güzel rüyalardan uyandırırdı büyük bir sancıyla.
Zamanla bu ağrı da sebepleri de değişti.
Büyüdükçe artık kendi yaptığım kavgalardan sonra ağrır oldu. Aynen bu geceki gibi.
Bazen içinden çıkamadığım düşüncelerde vurur mideme. Bir karar bulana kadar beynimde kıvrandırır durur mide ağrısı.
Bu yazıyı okuyanların çoğu oh ya biz sinir krizi geçiririz senin miden ağrıyormuş diyebilir.
Bu gece içinden çıkamadığım ve midemi ağrıtan düşünce şu: “ birini sevmek için bir neden gerek mi? Hadi bir de anti tezini koyayım karşısına “birinden nefret etmek için bir neden gerek mi?”
Soda da işe yaramıyor. Sigara dumanları da yaramıyor işe.
Saatler geçiyor, mide ağrısı geçmiyor.
Saatler geçiyor, bu sorulara bir cevap veremiyorum.
Ben ki felsefede oynamadığı ip kalmamış, ben ki edebiyatta birçok kitaplar okumuş.
Sanırım aşkın bunlarla hiçbir bağlantı yok.
Metafizik bir konu bu. Tezler, anti tezler hep boşa çıkıyor.
Gönül işi derler ya büyükler o cinsten.
En son kendimi bir insanı sevmek için bir neden olmayacağını, aynı sebeple de birinden nefret etmek için sebepler bulmak gerekmediğini söyleyerek yatıştırıyorum.
Sanırım midem de bu açıklamaya kanıp ağrımaktan vazgeçiyor. Bende uyumak için yazı masamdan kalkıp ağrının ve düşüncenin verdiği kıvranmadan bir nebze yıpranarak dinlemek için uykuya veriyorum kendimi.
İyi geceler…
M.Ö./2008
kahramanmaraş