6
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1964
Okunma

Bu yaz, ağaçları duyabildiğimi keşfettim. Eskiden, ben onlarla konuşurdum ama seslerini duyamazdım. Asırlık ağaçlara ise başka bir aşkım vardı. Onların görmüş geçirmişliklerine saygı duyar, her şartta dimdik hayatta kalabilme mucizesine tanrısal bir anlam verir, önlerinde tapınma ihtiyacı hissederdim. Artık yaşım mı kemale erdi, yoksa konuşmalarıma mı karşılık vermek istediler bilmiyorum, Cunda Adasında zeytinlikler arasında gezinirken bir ağacın benimle fısıltıyla konuştuğunu duydum. Daha çok beynimle duyuyordum onu kulağımla değil. Bir zeytin ağacı dedim ama, aslında birbirine sarılmış iki zeytin ağacıydı onlar. Biri daha güçlü ve iri diğeri ise daha narindi. Öyle sarılmışlardı ki birbirlerine, aralarındaki boşluk kalp şeklini almıştı. Narin olan büyük bir teslimiyet içinde diğerine yaslanmış, kendini adeta onun iradesine bırakmıştı. Dalları dallarına, yemişleri yemişlerine karışmış, huşu içinde adeta aşk yaşıyorlardı. Gün batımı bastırmış, duydukları haz kızıla bürünüp çepeçevre sarmıştı gövdelerini. Aman durun sakın, her gördüğü nesnede cinselliği çağrıştıran insanlar gibi ‘’bu iki zeytin ağacının aşkının içine tükürürüm’’ demeyin, onların aşkı tanrısal bir beraberlik, kutsal bir dayanışma, sarılmaları ise tam bir sanat eseriydi.
‘’ önce topraktan başımı ben çıkardım. Önce gökyüzünü ben gördüm’’ dedi güçlü olan.
‘’tutunmaya çalıştım toprağa. Güneşi ilk gördüğümde, incecik gövdemdeki narin yapraklarımı ısıttım. Sabah şebnemleri beni suladı. Güçsüz bedenimle, rüzgârlara, sağanaklara göğüs gerdim, Köklerimi derinlere derinlere göndererek dik durmayı öğrendim. Boy attım. Ancak o kadar yalnızdım ki,
Doğanın güzelliğinin tadını çıkaramıyordum. Güzellikler dillendirilemezse, hiçbir anlamı kalmıyor. Diğer ağaçlar benden çok uzakta ve daha yaşlıydılar. Kendimi güvensiz hissediyordum. Bu kadar küçük bir zeytin ağacı iseniz, kendinizi her an tehlikede hissedersiniz.
‘’ah diyordum, ne olur benim de yanımda yaşıma uygun bir ağaç olsaydı’’
‘’Yaradan duymuş olmalı ki; onu, bir şafak vakti, yağmur sonrası, buhar fışkıran ılık topraktan başını çıkarırken gördüm. Hemen yarım metre uzağımdaydı. Küçücük, şaşkın ve korku içindeydi. Bunu rüzgâr olmamasına rağmen, titreyişinden anladım.
‘’merhaba, hoş geldin korkma’’ dedim yavaşça, ‘’ben buradayım seni korurum’’
Yüzünü bana çevirdi ve gökyüzünü yeni görmüş incecik bedenini hafifçe bana doğru eğdi. Köklerini toprağa öyle gönderdi ki, dimdik değil, hep bana eğilmiş vaziyette büyüdü. Seneler geçtikçe, bana daha çok yaklaştı, ama hep narin hep korunmaya muhtaçtı.
Birbirimize o kadar yakın yaşamaya başladık ki kokularımızı hissediyor, hafif esintilerde yapraklarımızla öpüşüyorduk. Birlikte büyüdük, birlikte meyve verdik ve uzun seneler birlikte yaşadık. Her kuvvetli rüzgârda eğri gövdesi sarsıntı geçiriyor, bana doğru biraz daha eğiliyordu. Ta ki kışın en soğuk gecesinde o kuvvetli poyraz esinceye kadar. Sarsılıyorduk. Dallarımız rüzgârın şiddetiyle yerlere kapaklanıyor, gövdemiz, kökünden sökülecek gibi sallanıyordu. Benim gövdem dimdikti. Ancak onun dayanacak gücü kalmamıştı. Ağırlık merkezi kaymış bana doğru düşüyordu. Bir yandan rüzgârla mücadele verirken, diğer yandan dallarımla yakalayarak kucağıma düşmesine yardımcı oldum. O da bütün gücünü kullanarak kuvveti tükenmiş dalları ile gövdeme can havliyle sarıldı. Acımasız Poyrazın elinden onu koynuma alarak kurtarmıştım. Sabah gözlerimi açtığımda kollarımın arasında güven içinde uyuduğunu gördüm. Yavaşlamış rüzgâr, yapraklarını nazlı nazlı dalgalandırıyordu. Dallarımızın birbirine dolanırken kalp şeklini aldığını hayretler içinde gördüm. İkimiz de mutluluk gözyaşlarına boğulduk.
Ogün bu gün birlikte koyun koyuna yaşıyoruz ve aşkımızın meyvelerini bizi sevenlere sunuyoruz.
Hasat zamanı meyvelerimiz toplanırken duydum;
‘’bu iki zeytin ağacının zeytinleri çok beğeniliyor ve yağı bol, ama hiç anlamıyorum, yıkılmış küçük zeytin ağacı daha çok meyve veriyor ve meyveleri o kadar lezzetli ki’’ diyorlardı.
Acaba bu lezzetin kaynağı sonsuz aşkımız ve birbirimize her zorlukta koşulsuz desteğimiz mi?
Ne dersiniz?
AYTEN TEKİN