10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1269
Okunma


Şehir ve insanlar… Gece sarıp sarmalıyor yine karanlığı. Herkes suskun, sessiz ve kımıltısız. Gece saklıyor insanları, tabiatı ve dünya üzerinde yaşananları…
Savaş, sinsice oynuyor oyunlarını. İnsanlar kahpece kurşuna diziliyor çok uzaklarda. Dünya yine sessiz, insanlar duyarsız. Belki de bir kadın gecenin karanlığında feryat ediyor, kimse onu duymuyor… Her bir geceden farksız evinde yaşananlar, bağırmasına alışmış olmalı yakınında yaşayanlar. Her zaman olduğu gibi şiddete karşı durmuyorlar. Kadının yaşadıkları kaderi oluyor.
Bir ana hala oğluna ağlıyor. Kınalı kuzusunu yitireli çok olmuş fakat yüreğindeki hâr hala sönmemiş yanıyor. Karşısındaki masanın üzerinde duran resmi capcanlı gibi ona bakıyor. Şehrin ışıkları cılız, çaresiz… Ana yüreği, duman duman alev atıyor ama kimse farkında değil…
Gece her şeye gebe… Bir cani elindeki sigara izmaritini fırlatıyor rast gele… Devam ediyor yoluna… Tıslayan bir yılan gibi uzuyor alev yığını. Göklere kavuşuyor, kucaklaşıyor… Dumanlar sardı her yeri. Gece her şeye gebe, sadece bu alevleri bir kez gösterecek televizyonlar. Bilmem nerede şu kadar hektar orman yangını oldu diye. Gece kötülüklere, ihanetlere gebe… Büyük bir ihtimalle unutulacak bu yangın… Kısa bir süre sonra el değiştirecek ormanı misafir eden kara toprak. John ya da ismi ne olursa olsun başkalarına yuva olacak. Gece her türlü yolsuzluğa gebe…
Bütün bunlara rağmen şehir ışıkları kendi halinde yanmaya devam edecek, bir sonraki gece yine başka kötülükler yaşanmaya devam edecek… Gece ve şehir ışıkları bence ayrılmaz bir ikili. Sizce ?