7
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1725
Okunma

Oysa ben tek mısrası için bir şiiri sonsuza dek sevebilirdim.
Batan geminin ahları bunlar, gel!
Kendime şiir arıyorum. Acısında sancılarımı bulup sığınabileceğim. İçinde uyuyabileceğim, çünkü hala uykuya inananlardanım ben de. Ama olmuyor işte benzeşik şeyler buluyorum, yakın, ama aynısı olmuyor.
"Yanlış bir kapıyım ben
Önünde yanılmış bir çocuğun durduğu
Açılsam acılara değer kanatlarım
Açılmasam
simsiyah bir mutsuzluktur duruşum" (Ş.Erbaş)
Gök
Bütün çığlıkları bastırabilir mi?
Toprak
Bütün günahları örtebilir mi?
“Mutlu kadınlar reçel yapar” dedi mutsuz bir kadın. “Mutsuzlar da o reçelleri tıka basa yer” dedim elimdeki böğürtlen reçelinden koca bir kaşık alırken. Böğürtlen reçeli ve o kırgınlık rengi.
Bunu bizim yolda yememiz için toplamışlardı. Yolda yiyemedik hiç, çünkü yol kırgınlığa kıvrılıyordu, sustuk biz de. Ben hangisine daha çok kırıldığımı düşündüm, siz neden bu kadar surat astığımı ve sustuk. İki susuş yine bir doğruyu götürdü. Biz susunca, böğürtlenler sulandı ve ezildi. Biz sustuk böğürtlenler kanadı.
Öylece masanın üstünde dururken onlar aklıma reçelli şiirler geldi. Dün ilk kez reçel yaptım ben. Sizi tanıştırayım onunla, “bir küçük kavanoz böğürtlen reçeli.” Mutlu Kadınlar gibi yaptım, sonra oturup mutsuz kadınlar gibi yedim onu.
Sizinle ortak bir acımızın olduğun sanıyorsunuz, oysa ben acıyı yaşayandım siz ise sadece şahidim. Bizim hiç ortaklığımız olmadı acılarda. Olsaydı şayet, beni o böğürtlenler gibi kanatan inciten adama, bir kez olsun, kalem kırabilirdiniz.
Oysa ben sormuştum, siz cevap vermiştiniz ve ilk sizden duymuştum yine derin bir ah eken o eski inanışı.
Hani o genç kadının mezarı başındaydık.
Mezar başındaki o buğday tanelerini görünce şaşırmış, “Neden” demiştim. Siz de:
“ Kuşlar onları yalnız bırakmasın diye konur, sıkılmasınlar diye” demiştiniz buruk ve buğulu gözlerle.
Düşünsenize bir de diriyken yapayalnız akan ırmakları.
O an gül destesi gibi bir umudu kokladım sanki. Bir gün sizin dilemediğiniz özürleri, mezar başımdaki o kuşlar diler belki ve o zaman içim inşirah süresi gibi olur, kim bilir?
“Olanlar oldu tanrım, bütün bu olanların ağırlığından beni kolla!” işte dedim, güzel kadın, işte benim de dua’m bu.
Ben bir gemiyim, su almakta olan.
Ve bunlar batan bir geminin ahları.
Tüm hayal kırıklıklarım bu gemiye ağır geldi, batıyorum.
Benden geriye bir tek batarken yırttığım denizi yamayan ah’larım kalıyor..
Sinem Ilgın Omay
(Nun)