Çay mı içsek?
Haydi, çay içelim.
Çayınızı nasıl istersiniz hanımlar beyler?
Az şekerli mi şekersiz mi?
Ya da durun, daha farklı bir şeyler… Evet evet, farklılaşalım biraz.
Uzaklara gitsek az?

Çin çayı ister misiniz? Ya da İngiliz usulü sütlü çay?
Sıkılmadık mı bulunduğumuz yerden?
Nasıl geçirsek zamanı?
Gitsek buralardan, seyahat etsek hiç görmediğimiz yerlere?
Bilmediğimiz adalara gitsek mesela; hiç görmediğimiz canlıları görsek.
Hiç görmediğimiz bitkilerle tanışsak? Bir çay içsek o bitkilerden?
Çay içmeye gitmiyor muyuz zaten? Her şey bir fincan çay için değil mi?
Arkadaşlarımızla gitsek mesela, kaybolsak bilinmeyen bir şehirde?
Hem arkadaşlarla, neşeli bir ortamda içilen çay gibisi var mı?

Ada fikrine ısınamadınız mı yoksa?
Dünya büyük, bir ömür gezsek yine her yeri göremeyiz sonuçta; buluruz size uygun bir yer.
Siz hanımefendi, biraz naif bir yapınız var gibi. Çok hoşsunuz, gelin beraber Avrupa’da, zarif bir 5 çayı içelim.
Siz genç adam, ne kadar maceracı bir ruhunuz var böyle! Bunun gibi parlak bir ruhu daha önce hiç görmemiştim! Nereye götürebiliriz sizi… Ah tabii ki. Dağ yürüyüşüne ne dersiniz?
Beyefendi, eşiniz ve çocuklarınızla gitmek istediğiniz bir yer arıyora benziyorsunuz. Fransa’ya ne dersiniz? Çocuklarınızın eğlenebileceği Disnayland ve eşiniz için romantik bir ortam…

Buyurun, hayallerimde size bir çay ikram edeyim.
Ben size en güzelinden bir Karadeniz çayı yapayım; siz gözlerinizi kapatın.
İsterseniz Kutuplarda sizi ısıtan bir fincan olsun o çay, isterseniz Dubai’de hararetinizi alan bir içecek.

Buyurun lütfen, çekinmeyin. Bir fincan çay alın.