Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
emine pisiren
emine pisiren

ŞİKAYETİM VAR, SAYIN YETKİLİ…!(1)

Yorum

ŞİKAYETİM VAR, SAYIN YETKİLİ…!(1)

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

760

Okunma

ŞİKAYETİM VAR, SAYIN YETKİLİ…!(1)

ŞİKAYETİM VAR, SAYIN YETKİLİ…!(1)


Evet, günde kim bilir kaç kişi “şikayetim var,” diyerek telefonlara sarılıyor?
Ben birkaç diyalogu yazdıktan sonra sizin de bir anınızı anımsayacağınızı ve not düşeceğinize eminim:
-“Alo, orası elektrik idaresi mi?..”
-“Evet, buyurun…
-Şikayetim var, beni bir yetkiliye bağlar mısınız?
-Tabi ki, Sorun neydi?
-“Sorun ne mi? Faturamı ödediğim halde elektriğim kesilmiş. Bu ne iştir?
-“Ödenmemiş faturanız vardır. Ama biz yine de bir bakalım. Tesisat ve abone no’yu söyler misiniz?”

-“Alo, …Belediyesi mi?”
-Evet buyurun.
-Ya, benim bir şikayetim var.
-Şikayetiniz neydi?
- Benim şikayetim yan komşunun görüntü kirliliğidir…
-Nasıl yani?
-Nasıl olacak!...Adam bir güzel koca apartmanın bahçesini işgal etmiş durumda. Üstelik de çöpten topladığı maden, plastik, vs ne varsa yığmış…Lütfen bir çözüm bulur musunuz?”
-Efendim, adres neydi? Bir de şikayetçinin adı lütfen…Ve varsa başka bir telefonunuzu rica edeyim…

-“Alo,…Kaymakamlık Makamı mı?”
-Evet, kiminle görüşmek istemiştiniz?
-Ben Kaymakam Bey ile görüşmek istiyorum. Veya en erken bir tarih için K.Bey’den bir randevu talep edecektim…
-Kaymakam Bey, şu an toplantıda. Konu neydi?
-Konu mu? Konumuz mahallemizdeki köpeklerin sürekli havlaması.
-Ama efendim onlar köpek…Tabi ki, havlayacaklar…
-Bende onların köpek olduklarını biliyorum. Konuşacak halleri yok tabi…
-Bu konuda bizden ne talep ediyorsunuz?
-O köpeklerin bizi ısıracaklarından korkuyoruz,üstelik geceleri de uyutmuyorlar. Ayrıca çöp konteynerlarını devirip, çevre kirliliğine neden oluyorlar.
-Efendim, Kaymakam Bey bu sorunlarla uğraşmıyor. Siz belediye ile sorununuzu çözmelisiniz.
….
-“Alo,….Hastanesi mi?”
-Evet, buyurun.Konu neydi?
-Falanca doktora muayene olmak istiyorum. Bana randevu vermenizi isteyecektim.
-O doktor izine çıktı. Bir ay sonra gelecek. Başka bir doktor ister miydiniz?
-O halde bana dahiliye doktorundan randevu verin.
-Efendim tüm dahiliye doktorları dolu. Başka?
-Yahu, tansiyonum 25’e çıkmış. Burnum da kanıyor. Beni kim muayene edecek bugün...? Hastayım işte…
-Acile gelmeniz gerek. Sizi muayene ederler.
Çat, telefon kapanır….

-“Alo, Tüketici Hakları mı?”
-Evet, buyurun. Konu neydi?
-Efendim, bir şikayetim var.
-Şikayet bölümüne bağlayayım, az bekleteceğim sizi…
Batı müziği çalar. Arada, “tüm müşteri hizmet temsilcilerimiz meşguldür, beklettiğimiz için özür dileriz,” gibi bantta kayıtlı bir hanımefendinin sesi, yinelenen aynı batı müziği…Aradan tam 15 dakika geçer, yine aynı ses kirliliği devam eder. Ya sıkılır telefonu kapatırsınız, ya da küfür ederek “ya sabır” der beklemeye devam edersiniz. Sanki, sizin sinir katsayınızı denemek istiyorlar, değil mi?

Eğer ki, evinize veya işyerinize yeni bir telefon ve ona bağlı internet bağlanmasını istemişseniz, vay canım vay halinize..!Yukarıdaki müşteri hizmetleriyle yapmış olduğunuz, –çözüzmsüz diyalog- benzeri görüşmelerle 444’lü ücretli telefon trafiğine takılırsınız. Sonuçta müşteri hizmetleri ile sözlü dövüşe girip, sorunu çözdüğünüzü sanırsınız. Lakin, kısa vadelidir bu çözümlenme…Müşteri hizmetlisi geç de olsa sanki intikamınızı almış gibi, “alo buyurun, nedir sorununuz*” sorularının yinelenmesiyle, siz yeniden –dön,gel- sürecine girer, yeni isimlerde buluşur sesleriniz.
İşte bu anlarınızda sizin “sinir” katsayınız yükselmiş, “sabır” katsayınız düşüşlerdedir.
Negatif enerji yüklenmeniz her an mümkündür. Bu tür görüşmeler sonunda adeta –mutluluk enerji bataryanız- tükenmiştir. Bir de ödemeniz gereken aylık kabarık telefon faturalarınız da cabasıdır…
Peki, sorunu nasıl çözeceğiz? Yüklendiğimiz olumsuz enerjiyi nasıl bedenimizden geri atacağız?
Öncelikle, birkaç basit işlemle belki…Örneğin; toprağa çıplak ayakla basıp 10 dakika yürüyebilir, sahile yakınsanız kumsalda da çıplak ayakla yürüyüp, denizin tuzlu suyuna ayaklarınızı sokabilirsiniz.
Veya Dr. Feng Şui mi ne Uzakdoğulu uzmanların bu konuda bazı pratik önergelerini takip edebilirsiniz…
Veya “aman sende, nasıl olsa yakında düzelir,” der kulağınızın üstüne yatarsınız…
Veya gamsızlık duygularını kuşanıp kulağınızın arkasına atarsınız…..
Ya da üşenmeyip, vaktiniz da varsa yetkili makamlara gider, dilekçeler verirsiniz.
Yaşadığımız toplumda sorunsuz yaşamak mümkün değildir. Dünya ve toplumların nüfusu arttıkça, paylaşılan her maddede sizin de hakkınız olabileceği gibi diğerlerinin de hakkına düşeceğini alacağını bilmemiz gerekir. Yetkililerin sosyal düzenlemelerinde eğer ki, adaletsizlik ve uygulamalarında usul eksiklikleri varsa, kanunlar karşısında hakkımızı aramak zorundayız.
Ben genelde ne “aman sende” der, ne de “kısa vadeli” çözümleri denerim.
Ya hep ya hiç’in peşinden gitmeyi seçerim.
Nasıl mı?
Son yaşadığım olaylardan yola çıkarak birkaç anımı sizinle paylaştığımda anlatmak istediğimi kanıtlamış olacağım.
Ben şehir dışındayken 82 yaşındaki annem kapıdan satış ile fahiş bir rakam ödeyerek “ayak masajı aleti” almış. Üstelik anneme oldukça zarar verecek bu aletin yan etkilerini okuduktan sonra,
-“Anneciğim, bu aleti sakın kullanma, yüksek elektromanyetik enerjiyle senin kalp hastalığın nüksedebilir, hatta kalbin bile durabilir…” dediğimde
-“Bana sorun olmaz ben doktorum, dedi.” Demez mi!
Bende şafak attı tabi..! Öyle ya, bir doktor nasıl kapıya kadar gelir de yaşlı ve üstelik de açık kalp ameliyatı olmuş kalp hastası bir kadına bu zararlı aleti satabilir?
Hemen garanti belgesindeki telefonları tek tek çevirdim. Telefonu açan müşteri hizmet temsilcileri ile günlerce görüşmelerim sonucunda yüreğimde koca bir ÖFKE BALONCUĞU ile kalakaldım.
Nihayetinde annemi bir taksiye bindirip, soluğu Edremit Cumhuriyet Savcılığında aldık. Savcıya konuyu arzedince, “bu konuda benzer 22 şikayet daha var, sakın ödeme yapmayın, dilekçenizi işleme koyduk, siz rahat olun, bir daha da kapıdan satışlara aldanmayın.” Diye de nasihatle evimize geldik…Geldik ama sorun bitmemiş ki…
Bir hafta sonra kapımıza POSTA ÇEKLERİ bırakılmaz mı? Bir de “7 iş günü içinde ödeme yapmadığınız taktirde icra takibi başlayacaktır, avukat ve mahkeme ücretlerini de cezalı olarak ödeyeceksiniz,” gibi uyarı yazısı da zarfa eklenmişti.
Susmadım…
Pusmadım…
Korkmadım da…
Derhal zarftaki avukatın telefonunu çevirip, nokta virgül demeden konuştum. Avukat, sabır ve sükunetle dinledikten sonra tek bir cümle söyledi:
-“Hanımefendi,annenizin kalp hastası olduğuna dair raporları bize gönderin, hukuksal işlemi durduralım.”

Eğer ki, haklıysak, geleceğe karşı da sorumluyuz. Bizden sonraki kuşakların da benzer sorunları yaşamaması adına ipin ucunu sıkı sıkıya tutarsak, direnirsek, hakkımızı savunma şansımızı elde ederiz. Bıraktığımız an ipin ucu kaçıyor. İkinci anımı sizleri sıkmamak adına diğer bölümde yazmak istedim.
Sorunsuz ve çözümlü bir yaşam dileklerimle…
Mutlu ve aydınlık dolu günler dilerim.

Emine PİŞİREN-Edremit
30.07.2013

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Şikayetim var, sayın yetkili…!(1) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Şikayetim var, sayın yetkili…!(1) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ŞİKAYETİM VAR, SAYIN YETKİLİ…!(1) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
3.8.2013 20:07:16
evet var şikayetler canım
bede şikayetçğim
niye bu kadar güzel yazıyosunuz okumak çok zevkli
harikasın canım ya
saygım sevgimle
hayırlı kandiller olsun inşallah
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL