10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1419
Okunma
’yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar’
diyenler, yeni anlıyorum sizi.
bunda her şeye kolayca inanmamın yanı sıra, inancımı kaybetme korkusuyla görmezden gelmelerimin de payı var kuşkusuz.
bir de gözüme sokulan gerçekler...
üç günlük dünya... yalan dünya... diye diye geldim mi zurnanın zırt dediği yere!
umarım yanlış anımsamıyorum bu deyimi de. Aslında hafızamı resetleyip, güzel bir temizlik yapmam lazım. Dağınık odaları düzeltmeden çorabımın kayıp tekini bulmam gibi imkansız yoksa sütliman denizleri kulaçlamam. Yüzmeyi de doğru dürüst bildiğim söylenemez ya!
lafın gelişi...
bu gelişler iyi de -hoş geldiniz sefa geldiniz, başımın üstündedir yeriniz- gidişler biraz arabesk oluyor niyeyse.
hele ki uğurlamalar iç parçalayıcı. Sanmayın ki elimde mendil ve bir tas su var uğurlamak için. Dönmesini istemiyorum ki gidenin. Çaktırmadan çekip gideydi iyiydi ama gençliğimiz gibi.
Ben hayatın sarmalında debelenir pardon yuvarlanırken ,sessiz sedasız koyulsaydı yola, fark ettiğimde unutmuş olaydım gidişinin hazinliğini.
Kolaycılığım iş başında yine. İstiyor ki suya sabuna dokunmadan, ağlayıp zırlamadan, hadi biraz daha arabeskleştirelim olayı, acı çekip fevkaladenin fevkinde üzüntülere gark olmadan ( Allahım ben neler söylüyorum, bu halet-i ruhiye Osmanlı kültürüne hayranlığımı su yüzüne çıkardı yine) yaşayıp gideyim.
Yaşlandığımda dizimde battaniye, üstünde boy boy torunlarım mutlu anılarımı dinlesinler masal niyetine.
Gözlüğümün üstünden bakıp güzel yüzlerine huzur içinde ölümü bekleyeyim.
Yok! İlle çomak sokacaklar hayallerime!
’yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar’
ne büyük sözmüş, kıymetini bilememişim. Aslında yılan yerine ’hamam böceği ya da fare’ daha uygun olurdu benim için, tiksincimi de ifade ederdi. Ama o zaman da ’hamam böceğinden tiksinmem yalandan tiksindiğim kadar’ olmalıydı cümle ya da fareli versiyonu.
Neyse işte.
sonuç olarak vedalaşma vakti geldi de geçiyor gözümün içine baka baka (gerçi kaçırmış da olabilir gözlerini, dikkatsizimdir biraz) Pinokyoculuk oynayanlarla. Gitsinler burunlarını başkalarının hayatlarına soksunlar.
yazının tam da burasında bir mesaj vermek istiyorsam da okurlara, biliyorum ki insan denen canlı bazı yalanları seve seve görmezden gelip, gerçekleri yok sayma eğilimindedir.
Çok tanıdık geldi bana bu tanımlama, niyeyse!