Aslında –sadece-küçük bir gece kuşuydu..Ve, ona neden gece kuşu dendiğini de bilmiyordu ayrıca..Daha doğrusu ben serçe kuşu ,La fontaine’nin kargası, Aragon ‘un Ankası gibi sadece bazı kuşların isimlerini biliyordum ve kapasitem de,serçeyle ,kırlangıcı ayırabilecek düzeyde olduğundan,başka bir isim bulamadım ona.Bir doğrunun üzerinde,binlerce yalan uydurulabilir ama iş doğru parçasına gelince biraz değişir.Aslında bir ismi vardı belki,belki ben bilmiyordum,belki söylememişti,belki sormamıştım ve sonra dost olduğumuzda da sormak olmazdı tabii.Bu hiç yapmadığım işlerden de değildir ayrıca..Mesela,bir ortamda saatlerce konuştuğum birisiyle diyelim-ki,konuşmayı seven birisi olarak direkt konuya girerim-sonrasında bir yerde karşılaşırım ve..Adı neydi??Sormamış olduğumu anımsarım ve selam vermeden de geçmek olmaz tabii..İşte tam da öyle durumlara uygun kelimeler de –Allahtan_vardır dilimizde..Tatlım,canım,arkadaşım gibi..Samimiyet derecesine göre-daha doğrusu,hani o tanıştığın gün her ne konuştuysan artık,onu anımsamaya çalışıp-seçersin birini..Yol biraz uzamıştır ama beyin de ne kadar çalışırsa o kadar işler..Böylece,tam küçük gece kuşunun hikayesini yazmaya niyetlenmiştim ki….Konuşurken,konuşurken böyle..Sabah oldu ve kuş da uyumaya gitti, haliyle:))