‘’Zina yapan bir kadını taşlayarak öldürmek için itip-kakan, sürükleyen kızgın kalabalık, yere çömelmiş kumlara bir şeyler yazmakta olan İsa’yı görünce alay etmek için içlerinden biri ‘’sen söyle ya İsa bu kadına nasıl bir ceza verelim?’’ İsa kısa bir süre düşündükten sonra, ‘’hanginiz en günahsız iseniz ilk taşı o atsın’’ der.Kalabalık kısa bir uğultudan sonra derin bir sessizliğe bürünüp kadını orada bırakarak dağılır.’’

……….
Son günlerde olup bitenler bana bu kıssayı düşündürdü, ama Başsavcı’yı bu benzetmenin dışında tutuyorum.Çünkü o ‘’TC Anayasası’’nın hükümlerini yerine getiriyor, yapmasa yarın öbür gün ‘’neden yapmadın’’ diyebilirler.

Keşke herkes Başsavcı kadar yapması gerekeni yapma cesaretini gösterebilse.Ama herkes öyle kirli ve yeraltında ki.

Son gelişmeler bana bir hukuk devletindeki siyasal gelişmeleri değil de mafyanın iç hesaplaşmasını düşündürüyor.Herkesin elinde gizli belgeleri ve bir birlerine atacakları çamurları var.

Biz gariban halk işsizlikle, açlık sınırıyla, sosyal güvencesizlik, PKK ve bu gibi onlarca sorunla boğuşturulurken, asıl büyük boğuşma devletin ve siyasetin zirvesinde oluyormuş meğer.

Çıkarlar çatışmaya başlayınca, pastadan en büyük payı alma yarışı hızlanıp hırslandıkça, sarımsağın kokusu çıkmaya başladı.


Cumhuriyetin başsavcısını sırf gereğini yaptığı için açıkça tehdit eden bir başbakanımız varken kimse bizim sırtımızı yere getiremez, korkmayın arkadaşlar.Eee ne de olsa Karagümrük’lü, kodu mu otutturur valla !


Rahmetli İsmet İnönü’nün çok sevdiğim bir lafı var : ‘’gerçeğin er geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır’’ der.

Evet sayın Paşam ! gerçekler gün gibi ortadadır, onların gizli belge dedikleri şey, zamanı gelince birbirlerine atmak için kendi pislikleriyle kardıkları çamurdur ! Biz bunların farkındayız, farkındayız da onlar bizim farkımızda değiller.

Bize göstermişlerdir ki, hiç biri ‘’ilk taşı’’ atacak kadar temiz değildir, derim efendim.